Ahmet Davutoğlu'ndan çok çarpıcı Tarikat değerlendirmesi

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “tasavvuf sosyolojik bir gerçektir bunlara savaş ilan ederek fermanla yok edemezsiniz. Stalin yok ettim zannetti Nakşibendilik Çeçenistan’da bütün gücüyle Sovyet ordusuna dar etti o bölgeyi.” dedi, ancak Türkiye’de bazı tarikatların şirketleştiği ve artık millet değil devlet desteğiyle yürür hale geldiği eleştirisinde bulundu. Devletin gönüllü bir dini toplulukla işbirliğinde sakınca olmadığını belirten Davutoğlu, “Ancak devlete ehliyetsiz ve liyakatsiz, sadece o tarikat mensubu olduğu için adam almaya başlarsınız devlette düzen kalmaz” ifadesini kullandı.

EK
Ersin Küçükbarak
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ahmet Davutoğlu'ndan çok çarpıcı Tarikat değerlendirmesi
EK
Ersin Küçükbarak

Ahmet Davutoğlu, Ankara Masası Gündem Özel programında Genel yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın STK olarak değerlendirdiği tarikatlarla protokol imzalamasına ilişkin soru üzerine Davutoğlu, değerlendirmelerde bulundu.

"Tarikatları savaş ilan ederek fermanla yok edemezsiniz"

Davutoğlu, tarikat ve tasavvufun sosyolojik bir gerçek olduğunun altını çizdi.

“Tasavvuf sosyolojik bir gerçektir bunlara savaş ilan ederek fermanla yok edemezsiniz. Stalin yok ettim zannetti Nakşibendilik Çeçenistan’da bütün gücüyle Sovyet ordusuna dar etti o bölgeyi” diyen Davutoğlu,  12. ve 13. Yüzyılda önce Haçlılara sonra Moğollara karşı Selçuklu ordusunun askeri direncini tarikatların tahkim ettiği ve Anadolu’yu İslamlaştırdığını söyledi.

Davutoğlu, “Ama hiçbirisinin ticaret kervanlarını kontrol ettiğini bilmezsiniz. Ahi Evran kendisi ticaret kervanı kurmadı tüccarların nasıl ahlaklı olması gerektiğini öğretti. Ahi teşkilatı bu ahlakı yaydı” şeklinde konuştu.

Ahmet Davutoğlu, tarikatların bu dönemde şirketleştiği eleştirisinde bulundu.

Davutoğlu şöyle konuştu:

"Tarikatlar şirketleşiyor”

“Kendileri şirketleşiyor. Şirketleştiği zaman da devredilirken manevi bir devirden daha çok babadan oğula veya yakına veya intikal eden bir miras gibi olmaya başlıyor.”

“Tarikat siyasete müdahil olmaz”

“ Sonra ikincisi tarikat ve tasavvuf siyasi otoritenin emrine girmez. Siyasi otoritenin emrine girmez,  siyasete de müdahil olmaz. Bakın grup konuşmamda zikrettim Osmanlı'dan örnek vereyim. şu anda belki de tasavvuf camiasının en fazla bildiği isimlerden biri Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri. Evet ben ruhum daraldığında Bir Yahya Efendi  bir de Aziz Mahmut Hüdayi ve  Ebul Vefanın mekanlarına özel şey yaparım. Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri dört sultan gördü. Üçüncü Murat, Birinci Ahmet, Genç Osman ve dördüncü Murat. Şimdi bunların hepsi saygı gösterdi.  Birinci Ahmet hediye gönderdi. Hediyeyi kabul etmedi Aziz Mahmut Hüdayi. Eğer sizden hediye alırsam buranın ahlakı bozulur dedi. Şimdi bırakın hediyeleri neler, bu imkanlar!”

“Devlet desteğiyle yürüdü mü, vicdanı pörsür”

“ Gönüllülük esası, infak ortadan kalktı. Eskiden bu sivil toplum kuruluşları infakla yürür, herkes cebinden para koyardı. Şimdi devlet desteğiyle yürüyor. Devlet desteğiyle yürüdü mü, vicdanı pörsür.”

“Yani o nedenle devletin bunlarla anlaşma yapmasına siz itiraz mı ediyorsunuz?” sorusu üzerine Ahmet Davutoğlu şu yanıtı verdi:

“Tarikat mensubu olduğu için adam almaya başlarsanız devlette düzen kalmaz”

“Bakın bir eğitim vakfı olur, güzel işler yapar. Herkes de bunu sayar. arkasında bir bunun gönüllü bir dini topluluk olabilir. orada bir beis yok. Ama bunun üzerinden devlete ehliyetsiz ve liyakatsiz sadece o tarikat mensubu olduğu için adam almaya başlarsanız devlette düzen kalmaz.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, tarikatların geçmişteki konumunu da tarihi örneklerle şöyle izah etti:

“Cemaat mensuplarının herhangi biri dönüp Ankara'da iktidara yanlış yapıyorsunuz diyebiliyor mu?”

“ Dördüncü Murat o kadar celalli sert bir hükümdar tebdil i kıyafet ile Azim Mahmut Hüdayi dergahına gider yanında lalası var, kapıyı çalar lala. Derviş tanımadığı için tabii tebdili kıyafet önünden de gelen yok, kimdir gelen der.  O da der ki: Dördüncü Murat der. Tez haber edin şeyhe der. içeriden dervişin sesi; Burası saltanat kapısı değil der ve dördüncü Murat anlar güler der ki: Şeyh hazretlerine haber edin Murat kulları geldi der. Şimdi o zaman o ilim adamı tasavvuf ehli o sultana nasihat edebilir, yanlış gidiyorsun diyebilir ve demişlerdir. Şimdi bu cemaat mensuplarının herhangi biri dönüp Ankara'da iktidara yanlış yapıyorsunuz diyebiliyor mu? Bu kadar yolsuzluk var, yanlış yapıyorsunuz. İslam'ı da imajını bozuyorsunuz, İslam'ın da algısını bozuyorsunuz diyebiliyor mu? Üç aydır utanmadan Israil ticaret yapıyorsunuz, yapmayın diyebiliyor mu? Benim ölçüm bu."

“İhale yolsuzluklarına bulaşıp sonra da dini bir cemaat olmanın ayrıcalığını mı yaşamak istiyorsun?”

“ Başbakanlık döneminde, Dışişleri bakanlığı dönemimde gittiğim her şehirde şehre ismini veririm ve Türkiye Anadolu’da her şehrin manevi sahibi vardır, onları anarak konuşmama başlarım. Manevi sahipten kastettiğim Ankara’da Hacı Bayram Veli,  Bursa’da Emir Sultan, Konya’da Hz. Mevlana, Kars’ta  Harakani hazretleri hepsini bütün şimdi o kültürün parçasıdır. Ona saygı göstermek benim asli şeyimdir, kültürümün parçası… Ama onların ahlakıyla ahlaklanıp ahlaklanmadıklarına bakarım ben. Evet onlara övgü dizmeye bir silsil oluşturmalarına değil. onların ahlakı var mı sende, var mı? Hz. Mevlana gibi olduğun gibi görünüp göründüğün gibi oluyor musun? Hacı Bektaşi Veli gibi eline, beline diline sahip çıkıyor musun? Ahi Evran gibi bir kültür oluşturmuş musun? Yoksa ticaretin her türlü yanlışın içine girip bir de ihale yolsuzluklarına bulaşıp sonra da dini bir cemaat olmanın ayrıcalığını mı yaşamak istiyorsun? Işte devletle dinin ayrıldığı burası. gerçekten sivil toplum alanında kaldıkları zaman bu yapıların hiçbir zararı olmaz."

Yorumlar

Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa