Sabahattin Ali - 'Yat ve Uyu'! Sözleri...
Sabahattin Ali'nin şiirleri, Türk edebiyatında önemli bir yer tutar ve geniş kitleler tarafından sevilerek okunur. Aşk ve romantizm temalarını işleyen bu şiirler, zamanla bestelenerek şarkılara dönüştürülmüş ve bu sayede daha geniş bir kitleye ulaşmıştır. Sabahattin Ali'nin etkileyici ve duygu yüklü şiirleri, günümüzde de popülerliğini korumakta ve birçok insan tarafından sevilerek okunmaktadır. İşte Sabahattin Ali'nin 'Yat ve Uyu!' şiirinin sözleri...

Sabahattin Ali...
Türk edebiyatının Cumhuriyet Dönemi'nde önemli bir yeri olan bir şair ve yazardır. 25 Şubat 1907'de Eğridere'de doğmuş ve 2 Nisan 1948'de Kırklareli'nde vefat etmiştir.
Roman, hikaye, şiir ve oyun gibi farklı türlerde 15'ten fazla eser vermiş olan Sabahattin Ali, özellikle Toplumcu Gerçekçi bir anlayışla eserlerini kaleme almıştır.
Koşma tarzında şiirler yazan Sabahattin Ali, aynı zamanda divan edebiyatının etkilerini taşıyan şiirleriyle de tanınmıştır.
Onun hikayeleri, Anadolu'nun köy ve kasaba yaşamından esinlenerek gerçekçi bir üslupla yazılmış, doğanın sert çizgileriyle zenginleştirilmiş ve trajik ögelerle bezenmiştir.
Sabahattin Ali, eserlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanmış, halkın konuştuğu ve anladığı dili eserlerinde tercih etmiştir.
O, Türk edebiyatında toplumsal gerçekçiliği ve duyarlı kalemini ön plana çıkaran bir yazar olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Sabahattin Ali - 'Yat ve Uyu!' Sözleri...
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde...
Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı,
Dolaşırken birçok siyah gölge odamı,
Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım;
Yine seni düşünmekle geçer zamanım...
Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde...
Serpilirken pencereme avuç avuç kar...
İçerimde hicranlardan bir nehir akar...
Karların da lambam gibi rengi sarıdır...
Onlar yırtık bir mektubun parçalarıdır:
Rüzgar, sana yazdığımı geri getirdi...
Pencereden dondurucu bir nefes girdi...
Rüzgar yaptı her çatıda ayrı bir makam...
Yine senin hayalini gördüm bu akşam...
Hançeremden alev gibi çıktı bu çığlık:
-Git istemem! .. Git istemem! .. Çık odamdan çık! ..
Ah! .. Ne dedim? . Hayır gitme.. Hayır gitme... Gel! ..
Ben git dedim, dedim ama sen işitme... Gel! ..
Sensin beni en onulmaz yerimden vuran,
Fakat sensin yine boş ömrü dolduran...
Bu çılgının senden başka muini var mı? ..
Gitme... Beni senden başka kimse anlar mı? ..
Gözlerimi sen ki başka bir ufka açtın...
Nerdesin ya? .. Nerdesin ya? .. Ah neden kaçtın? ..
Yapyalnızım... Etrafımda yok senden bir iz...
Odam sessiz... Dışarda yağan kar sessiz...
Bu geceler dayanılır gibi değil ki...
Ey şimdi bu satırları okuyan bil ki:
Istıraplar yüz katlı kış gecelerinde...
Fakat kızgın yanardağlar çıksa bağrımda,
Senin için ben her derde katlanırım da
Derim ki: 'Bu gecelerin ızdırabiyle,
Ben ağlasam, harap olsam, çıldırsam bile;
Sen ateşli vücudunla ısınan rahat,
Yatağında bir rahibe saffetiyle yat...
Yat ve uyu! .. Bu tatlı kış gecelerinde...'
Sabahattin Ali