Servet Avcı'dan dikkat çeken yazı...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun seccadeye ayakkabıyla basması bardağı taşıran son damla oldu!.. Yok 'özür dilerim, görmedim' türünden açıklamaları da durumu kurtarmaya yetmez!..

Daha önce Bakara-makara yaptı, kendisi gibi bir gazeteciyle kahkahalarla güldü, sesimizi çıkarmadık!.. "Her cuma Google'dan ayet sallıyorum" dedi, bunu kendisinin 'ayet sallama özgürlüğü'ne verdik büyük bir hoşgörüyle!.. Çünkü kürsüden Kur'an sallama gibi özgürlüktü bu diye düşündük!..

Hiç unutmam, bir gün Kılıçdaroğlu'nu yolsuzluk yaparken suçüstü yakaladık!.. Yemedi içmedi, yüzü kızarmadan pişkin pişkin televizyona çıktı, 'Herkesin günah işleme özgürlüğü bulunduğunu, buna müdahale etmenin, ulu orta konuşmanın 'günah işleme özgürlüğüne darbe' sayılması gerektiğini ve doğrusunun ayıpların örtülmesi olduğunu' ifade buyurdu!.. Hadi buna da katlandık!..

***

Kılıçdaroğlu'nu bir türlü durduramadık!.. Eyüpsultan'da partisinin gençlik kolları toplantısında "Hz. Muhammed Mekke'nin fethi sırasında gurura kapıldı ama biz kapılmayacağız" deyip bizi rezil etmedi mi? Adam bizi Hz. Peygamber'le tartıya çıkardı ama hiç ses etmedik, çaktırmamaya çalıştık!..

Bir de akrabalarını işe doldururken, onlara makam mevki verirken, ayet-i kerimeyi nasıl da Salman Rüşdî gibi çarpıtmıştı Kılıçdaroğlu? Televizyonda "Biz inançlı insanlarız değil mi; cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ne okunur; 'akrabalarını koru kolla' der..." şeklinde konuşmuştu… Sonra sunucu itiraz edince "Vallahi sen Allah'ın ayetine bile karşı geliyorsan ben sana ne diyeyim..." demişti… Kemal Bey 'bizdendir' diye bunu da yalayıp yutmuştuk!..

Kimse bilmez ama Kılıçdaroğlu'nun "İktidara zarar verecekse haksızlık ve yanlışlardan şikayetle doğruları söylemek caizdir diyemem" ve "Yolsuzluk hırsızlık değildir" şeklinde fetvaları bile vardır!.. Bunlara da afiyetle katlanmıştık fitne çıkmasın diye!..

Yazının devamı için tıklayınız...