Yayınlanan ilk Türk filminin adı nedir?

Türk sinemasının temel taşı olan ve ilk kez izleyiciyle buluşan “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” 1914 yılında çekilmiştir.

ZDA
Zeliha Demirci Aktaş Editör
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yayınlanan ilk Türk filminin adı nedir?
ZDA
Zeliha Demirci Aktaş Editör

İLK TÜRK FİLMİ: AYASTEFANOS’TAKİ RUS ABİDESİNİN YIKILIŞI

Türk sinema tarihinin başlangıcı, 1914 yılında çekilen "Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı" adlı filme dayanır. Yönetmenliğini Türk sinemasının ilk öncüsü olan Fuat Uzkınay'ın yaptığı bu film, Türk sinema tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Film, Osmanlı’nın modernleşme sürecinde sinemanın bir propaganda ve tarih kaynağı olarak kullanılabileceğinin de ilk örneğidir.

FİLM NEDEN ÇEKİLDİ?

Film, Balkan Savaşları sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük zaferlerinden birini simgeler. Ayastefanos’taki (bugünkü Yeşilköy) Rus Abidesi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından inşa edilmiş ve Osmanlı’nın yenilgisini simgeleyen bir yapı olarak kabul edildi. Ancak I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte bu abide, Osmanlı’nın Ruslara karşı zafer kazanma iradesini göstermek için yıkılmıştır. Fuat Uzkınay, bu yıkımı kayıt altına almak için görevlendirilmiş ve böylece Türk sinema tarihinin ilk eseri ortaya çıktı.

FİLM HAKKINDA TEKNİK BİLGİLER

• Yapım Yılı: 1914

•  Yönetmen: Fuat Uzkınay

• Tür: Belgesel (Propaganda)

• Süresi: Tahmini 150 metre uzunluğunda olduğu belirtilen film, yaklaşık 3 dakika sürüyor.

Film, tamamen yerli imkanlarla çekilmiş ve bu yönüyle de Türk sinemasında bir ilke imza atmıştır. Ancak, ne yazık ki bu film günümüze ulaşmamış, sadece tarihi kayıtlarda ve dönemin belgelerinde ismi yer almıştır.

FUAT UZKINAY VE TÜRK SİNEMASI

Fuat Uzkınay, hem "Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı" filmiyle hem de sonraki çalışmalarıyla Türk sinemasının kurucusu olarak kabul edilir. Sinema tekniklerini öğrenmek ve geliştirmek amacıyla Avrupa’daki çalışmaları inceleyen Uzkınay, Türk sinemasına Batı’dan gelen teknik yenilikleri kazandırmıştır.

Uzkınay, sinemanın sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir eğitim ve propaganda aracı olarak da kullanılabileceğini göstermiştir. Bu anlayış, daha sonraki dönemlerde çekilen Türk filmleri için de bir temel oluşturmuştur.

FİLM NEDEN GÜNÜMÜZE ULAŞMADI?

"Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı" filmi, teknik yetersizlikler ve arşivleme sisteminin eksikliği nedeniyle günümüze ulaşamamıştır. O dönemde çekilen filmler, genellikle nitrat bazlı film şeritlerine kaydedilirdi. Bu tür şeritler son derece yanıcı ve dayanıksız olduğu için birçok film ya yanarak ya da zamanla bozulup yok olmuştur. Bu durum, Türk sinema tarihinin ilk eserinin sadece bir isim ve efsane olarak kalmasına yol açmıştır. Ancak film, Türk sinema tarihinin başlangıcı kabul edilmekte ve birçok kaynakta geniş yer bulmaktadır.

TÜRK SİNEMASINDA İLK FİLMİN ÖNEMİ

"Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı", sadece bir film değil, aynı zamanda Osmanlı’nın modernleşme sürecinde sinemanın toplum üzerindeki etkisinin keşfedildiği bir dönemin başlangıcıdır. Film, Türk sinemasının bir sanat dalı olarak kabul görmesi ve sonraki yıllarda gelişmesi için önemli bir kilometre taşıdır. Bu film, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi tarihini sinema aracılığıyla anlatma çabasının ilk örneği olarak dikkat çeker. Fuat Uzkınay’ın bu girişimi, daha sonra Türk sinemasının farklı alanlara yayılmasında ilham kaynağı olmuştur.

TÜRK SİNEMASININ GELİŞİMİNDEKİ İLK ADIMLAR

"Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı" ile başlayan Türk sineması, kısa sürede gelişim göstermiş ve 1920’li yıllarda dramatik eserlerle zenginleşmiştir. Özellikle “Binnaz” ve “Mürebbiye” gibi filmler, Türk sinemasının ilk dramatik eserleri arasında yer alır. Bu dönemde sinema, yalnızca bir eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda toplumsal olayları anlatan ve halkın duygularını yansıtan bir araç olarak kullanılmıştır.

BİR MİRASIN BAŞLANGICI

"Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı", Türk sinema tarihinin başlangıcı olarak anılsa da günümüze ulaşamayan bir eser olması, Türk sineması için büyük bir kayıptır. Ancak Fuat Uzkınay’ın bu girişimi, Türk sinemasının ilerleyen yıllarda uluslararası alanda tanınan bir sanat dalı haline gelmesi için önemli bir temel oluşturmuştur.

Türk sineması, bu ilk adımla birlikte gelişimini sürdürmüş ve bugün dünya sinemasında saygın bir yer edinmiştir. Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı, Türk sinema tarihinin unutulmaz bir parçası olarak hatırlanmaya devam ediyor.


Yorumlar

Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa