Bir kampçının gözünden Kızılcahamam
Kızılcahamam'da kamp yapılır mı? Kızılcahamam'da kamp yapılacak yerler neresi? Kızılcahamam'daki kamp yerleri...

Kampçılığın doğada bir geceden fazlası olduğunu bize hatırlatan isimlerden biri Onur Burak Elaldı. Kızılcahamam’da yaşayan, Ankara Büyükşehir Belediyesi çalışanı Elaldı, doğayla olan bağını sadece hafta sonları değil, hayatının merkezine taşımış biri. 10 yıl önce balık tutmak için aldığı bir çadırla başlayan yolculuğu, bugün Ankara’dan kamp, trekking ve hiking tutkunlarını bölgeye çeken doğa organizasyonlarına dönüşmüş durumda.
Biz de Elaldı ile kampın zorluklarını, doğanın sessizliğini, vahşi yaşamın kurallarını ve insanın doğaya karşı sorumluluğunu konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz? Kampçılıkla nasıl tanıştınız?
Evli, iki çocuk babasıyım, 44 yaşındayım ve Kızılcahamam’da yaşıyorum. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum. Mesai saatlerim dışında da doğadayım, hatta işim gereği doğayla iç içe olmak zaten hayatımın bir parçası.
Kızılcahamam’da yaşıyorsanız doğa, hayatınızın tam merkezindedir. Burada yapılacak ilk ve en güzel şey, doğada vakit geçirmek olur. Benim kamp hikâyem de yaklaşık 10 yıl önce bir olta alıp balık avlamak istememle başladı. Daha verimli avlanmak için sabah çok erken saatlerde orada olmak gerekiyordu, bu yüzden bir çadır aldım. Kampçılık serüvenim işte böyle başladı.
Zamanla yaptığım kampları ve doğada hazırladığım yemekleri paylaşmaya başladım. Bu paylaşımlar sayesinde bir kitle oluştu. Şimdi ise Ankara’dan kamp, trekking ve doğa yürüyüşü yapmak isteyen insanları ilçemize çekmek için kamp organizasyonları düzenliyorum.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde de kamp yaptınız mı? Kızılcahamam’ı diğer kamp alanlarından ayıran en büyük fark sizce nedir?
Evet, Türkiye’nin birçok farklı bölgesinde kamp yaptım. Düzce, Trabzon, Rize, Muğla ve Antalya gibi doğasıyla öne çıkan şehirlerde defalarca kamp kurdum. Ancak Kızılcahamam’ı diğerlerinden ayıran çok özel bir tarafı var. Burası hâlâ bakir kalabilmiş, pek çok kişinin bilmediği gizli köşelere sahip. Sessizlik, huzur ve doğallık burada hâlâ var. El değmemiş ormanların içinde yürüdüğünüzde, gerçekten doğanın kalbinde olduğunuzu hissediyorsunuz. İşte bu yüzden Kızılcahamam, benim için başka hiçbir yerle kıyaslanamaz.
Yine rivayetlere göre Timur’un lakaplarından biri olan “Aksak Timur” (ayağının aksak olduğu söylenir) burada iz bırakmıştır. Onun karargâhını kurduğu yerlerden birinin de Kızılcahamam’ın “Aksak” adlı köyü olduğu anlatılır. Böyle bir coğrafyada, geçmişin izlerini taşıyan höyüklerin, mağaraların, eski medeniyet kalıntılarının yanında çadır kurup geceyi geçirmek... Bu sadece kamp değil, bir zaman yolculuğu gibi. İnsan o sessizliğin içinde hem doğayı hem de geçmişi aynı anda hissediyor. Ve bu bana tarifsiz bir huzur veriyor.
Kızılcahamam’da kamp yaparken sizi en çok şaşırtan doğal bir olay ya da vahşi yaşam anısıyla karşılaştınız mı? Aklınızda kalan en ilginç deneyiminiz neydi?
Kamp yaparken pek çok vahşi hayvanla karşılaştım. Vaşak, ayı, kurt, tilki, domuz sürüsü, ceylan, geyik ve yılan gibi hayvanları doğada sıkça görmek mümkün. Ancak insanlar genellikle bu hayvanlardan korksa da, aslında hayvanlar bizden çok daha temkinli ve ürkek davranıyor. Koku alma duyuları çok gelişmiş, ayrıca sesleri da çok uzaklardan algılayabiliyorlar. Genellikle insanlara yaklaşmıyorlar.
Tabii dikkat edilmesi gereken bazı durumlar da var. Örneğin bir ayının saldırgan davranmasının en olası sebebi, yanında yavrusunun olmasıdır. Ya da rüzgârın ayı yönünden esmesi gerekir ki seni fark etsin; aksi durumda birden karşılaşmak tehlikeli olabilir.
Kızılcahamam, oldukça zengin bir vahşi yaşam alanına sahip. Bu doğallığın içinde bir düzen var ve hayvanlar insanlara zarar vermek yerine genellikle yollarını değiştirir.
Unutamadığım bir anım da şöyle: Bir gün kamp alanına doğru giderken, yanımda ilk kez gelen bir arkadaşım vardı. Ormanda ilerlerken biraz ötede bir hayvan gördü, heyecanla koşarak gelip bize “köpek gördüm” dedi. Geri dönüp gösterdiği yöne baktık, meğer gördüğü hayvan bir ayıymış! Göz göze geldik ama ayı hemen yönünü değiştirip ormanın derinliklerine doğru uzaklaştı. İşte doğanın kurallarını ve saygısını öğrendiğinizde, bu tür karşılaşmalar bile korkutucu olmaktan çıkıyor.
Kızılcahamam’da kamp yapmayı planlayan birine önereceğiniz en güzel kamp alanları hangileridir? Kamp yaparken mutlaka görülmesi gereken yerler nereler?
Kızılcahamam’da kamp yapmayı düşünenlere önerebileceğim birçok güzel alan var. Doğal yapısıyla öne çıkan Işık Dağı, göletiyle büyüleyen Karagöl, doğallığını hâlâ koruyan Kurumcu Köyü, yemyeşil doğasıyla Çamkoru ve etkileyici manzaralarıyla Aluç Dağı, (Çamlıdere) bölgenin en özel kamp noktalarından sadece bazıları.
Ayrıca Şahinler Tabiat Parkı da kampçılar için çok kıymetli bir noktaydı. Bunun yanında zamanında çok ilgi gören Yayla Mokap adlı bir alanımız vardı. Ancak maalesef bu bölgeler son dönemde betonlaşmanın etkisiyle doğallığını kaybetti. Kampçılar için bu tür müdahaleler oldukça üzücü. Yine de hâlâ keşfedilmeyi bekleyen, el değmemiş çok sayıda nokta mevcut. Kızılcahamam’ı tanımak isteyenlerin bu doğa harikalarını mutlaka görmesini tavsiye ederim.
Kızılcahamam’daki su kaynakları, orman dokusu ve hava koşulları kampçılık açısından ne kadar elverişlidir?
Kızılcahamam, kampçılık açısından son derece elverişli koşullara sahip bir ilçe. Neredeyse tamamı ormanlarla kaplı bu bölgede, yürüyüş yaparken bile karşınıza mutlaka bir çeşme çıkar. Anadolu kültüründe “hayır çeşmesi” yaptırmak gelenek hâline geldiği için Kızılcahamam’ın ormanlarında da bu geleneğin izlerini görmek mümkün. Suya ulaşmak oldukça kolay ve bu da kampçılar için büyük bir avantaj.
Orman yapısı bakımından da oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip. Meşe, çam, sarıçam ve köknar ormanları, doğaseverlere farklı atmosferler sunuyor. Her kampçının doğa tercihi farklı olabilir; Kızılcahamam bu anlamda herkese hitap eden bir yapıya sahip. Hava koşulları da yılın büyük bölümünde kamp için uygun seyrediyor. Bu nedenle doğayla baş başa kalmak isteyenler için Kızılcahamam, her mevsim ayrı bir güzellik sunuyor.
Kamp yaptığınız zamanlarda Kızılcahamam’daki sıcak su kaynaklarını ya da kaplıcaları deneyimleme fırsatınız oldu mu?
Kızılcahamam denince akla ilk olarak kaplıcalar ve sıcak su kaynakları geliyor. Ancak ben doğayla daha iç içe, daha gizli kalmış alanları tercih ediyorum. Kaplıca değil ama tamamen doğal yollarla oluşmuş, halk arasında “kral havuzları” olarak bilinen doğal su havuzlarına denk geldik. İlçenin dört farklı noktasında bu tür havuzlar bulunuyor.
Bu havuzlardan bazılarını yürüyüş esnasında tamamen tesadüfen keşfettim. Örneğin Tahtalar Köyü’nden geçen Alicin Deresi içinde yer alan iki doğal havuza girdik. Ancak bu noktalar sosyal medyada fazla paylaşılınca zamanla kalabalıklaştı ve maalesef kirlendi. Bu nedenle diğer keşfettiğim doğal alanların konumlarını artık paylaşmıyorum. Doğanın güzelliği paylaştıkça değil, korundukça değerli. O yüzden bu tür yerleri sosyal medya üzerinden ifşa etmek yerine, doğaya saygılı olanlarla birebir paylaşmayı tercih ediyorum.
Kızılcahamam’da kamp yaparken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Kampçılığa ilk başladığım dönemlerde en çok zorlandığım şey soğuktu. Özellikle geceleri hava sıcaklığı eksilere düştüğünde, elimdeki uyku tulumu yeterli gelmiyordu. Zamanla deneyim kazandım, artık mevsimlere göre hazırlığımı önceden yapıyorum. Şu an -20 derecelere kadar dayanabilecek ekipmanlarım var ve çok daha temkinli davranıyorum.
Hava koşulları dışında, Kızılcahamam’da kamp yaparken ciddi bir zorluk yaşamadım. Doğaya ve özellikle vahşi yaşama saygı duyduğunuz sürece burada hiçbir sorun yaşamazsınız. Kızılcahamam, doğayla barışık olmayı bilenler için oldukça cömert ve güvenli bir kamp alanı sunuyor.
Kızılcahamam'da kamp yapacaklar için en önemli tavsiyeleriniz nelerdir?
Kızılcahamam’a kamp yapmaya gelenlere birkaç tavsiyem olacak. Öncelikle kırmızı et ve yöresel lezzetleri sevenler mutlaka buranın etini denemeli. Kamp bölgelerinde serbestçe yayılan hayvanların etiyle hazırlanan ürünler oldukça lezzetli. Ekmek yerine yerel pazarlarda bulabileceğiniz sıcak bazlamaları almanızı öneririm; kamp ateşinde ısıtıldığında tadı bambaşka oluyor.
Bir diğer tavsiyem ise dönüş yoluna geçmeden önce kaplıcalara uğramaları. Doğayla geçen birkaç günün ardından sıcak suyun rahatlatıcı etkisi hem bedenen hem zihnen iyi geliyor. Kızılcahamam, doğanın kalbinde kamp yaparken yerel kültürü de deneyimleyebileceğiniz özel bir rota.
Kızılcahamam’da kamp yaparken vahşi yaşamla karşılaşanlar için güvenlik açısından dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Kızılcahamam’da kamp yaparken vahşi yaşamla karşılaşmak nadir değil, bu yüzden bazı temel güvenlik kurallarını bilmek büyük önem taşıyor. Öncelikle vahşi bir hayvanla karşılaşıldığında kesinlikle kaçılmamalı. Bu, hayvan tarafından bir tehdit ya da av olarak algılanabilir. Onun yerine doğal bir şekilde yürümeye devam etmek ve hayvanla göz göze gelmemek gerekir. Ağaca çıkmak gibi refleksler de son derece yanlış olabilir; çünkü örneğin bir ayı, hem insanlardan daha hızlı koşar hem de rahatlıkla tırmanabilir.
Eğer bir vahşi hayvanla karşılaşılırsa, onu sinirlendirecek ani hareketlerden kaçınmak ve yavaşça bölgeden uzaklaşmak en güvenli yol olacaktır.
Kamp alanında da dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Açıkta yiyecek bırakmamak, özellikle ayı gibi kokuya duyarlı hayvanları bölgeye çekmemek açısından kritik. Yemekleri mutlaka kapalı kutularda ya da araç içinde saklamak gerekir. Ayrıca kamp ışıklarını açık bırakmak, geceleri bir radyo çalıştırmak gibi yöntemler de yabani hayvanların çadır alanına yaklaşmasını engeller.
Kızılcahamam’ın doğasında birçok yaban hayvanı yaşasa da, en dikkat edilmesi gereken tür ayıdır. Diğer hayvanlar genellikle insanlardan uzak durur; ancak ayılar, kokuya veya yiyeceğe çekilebilir. Bu nedenle her kampçının hem doğaya saygılı olması hem de güvenlik konusunda bilinçli hareket etmesi çok önemli.
Kamp alanlarıyla ilgili eleştirileriniz ya da olumlu görüşleriniz var mı? Sizce yerel yönetim ve bölge halkı bu konuda yeterince özverili mi?
Kızılcahamam, Işık Dağı’ndan Zindan Ormanları’na kadar Türkiye’nin en geniş yeşil alanlarına sahip bölgelerinden biri. Ancak ne yazık ki bu zenginliğe rağmen kamp alanı sayısı oldukça yetersiz. Şu anda bölgede yalnızca 2-3 kamp alanı mevcut. Oysa Kızılcahamam için kamp turizmine özel bir planlama ve altyapı çalışması yapılması gerekiyor.
Kampçıların büyük bölümü doğaya duyarlı, bilinçli bireylerden oluşuyor. Kampçılar çevreye zarar vermez, hatta doğayı korumak için çaba gösterir. Ancak en büyük sorun, günübirlik piknikçilerden kaynaklanıyor. Doğaya sadece zaman geçirmek için gelen ve ardından çöplerini ya ağacın dibine yığan ya da poşetle dallara asan bu kişilerin bıraktıkları atıkları biz topluyoruz. Fakat bu, çöplerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor; aksine, doğa bu yığılmış çöpler yüzünden zarar görüyor. Vahşi hayvanlar bu çöpleri dağıtıyor, orman kirleniyor, ekosistem bozuluyor.
Bir diğer sorun ise ateş yakmak için ağaçların tahrip edilmesi. Çıra çıkarmak için ağaç gövdeleri kesiliyor, oyuluyor. Oysa bir çam ağacının büyümesi yıllar alır; bir çam ağacı onlarca insanın oksijen ihtiyacını karşılayabilir. Ağaçlara verilen her zarar aslında geleceğe vurulmuş bir darbedir. Kızılcahamam’da kampçılığı geliştirmek için yerel yönetimlerin ve halkın daha fazla sahiplenmesi şart. Bu topraklar bize değil, biz bu topraklara misafiriz; doğaya duyduğumuz saygı, aynı zamanda kendimize duyduğumuz saygıdır.
Sizi dinlemek çok keyifliydi. Son olarak, doğaseverlere ve kamp yapmayı düşünenlere ne söylemek istersiniz?
Doğa bizim değil, biz doğanın misafiriyiz. Her gelen, ardında sadece ayak izi bırakmalı. Buraya gelen herkesten tek bir ricam var: Doğayı, nasıl bulmak istiyorsanız öyle bırakın. Sessizliğe, yeşile, hayvana ve geçmişe saygı duyun. Çünkü bu topraklar sadece bugünün değil, geçmişin ve geleceğin de emaneti...
Onur Burak Elaldı’ya doğaya gösterdiği saygı ve değerli paylaşımları için teşekkür ederiz.