Ankara’dan 3 lise öğrencisi, Kaliforniya’ya gitti
Ankara’dan lise öğrencileri, Stanford Üniversitesi ile geleceğin sağlık teknolojileri alanında projeler geliştirecek.

Sağlıkta inovasyon projeleriyle ABD’ye giden Bilfen öğrencileri, Stanford Üniversitesi’nde büyük başarıya imza attı. Bilfen Liseleri ile ABD’nin önde gelen sağlık merkezlerinden Stanford Üniversitesi Health Care Merkezi arasındaki iş birliği ikinci yılında da meyvesini verdi. Bu kapsamda Türkiye genelinden seçilen 300 öğrenci, geliştirdikleri sağlık temalı projeleriyle Kaliforniya’ya çıkarma yaptı.
GELECEĞİN SAĞLIK TEKNOLOJİLERİNE LİSELİ ÇÖZÜMLER
Öğrenciler, Stanford Health Care’de görev yapan doktorlar, biyomedikal mühendisleri, proje yöneticileri ve akademisyenlerden oluşan jüriye 40 farklı projeyi sundu. 138 öğrenci tarafından hazırlanan projeler arasında en dikkat çeken çalışma, Bilfen Çayyolu Lisesi öğrencilerinin geliştirdiği “Otomatik İzlemeli Akıllı Ozon Terapi Hastane Yatağı” projesi oldu. Bu yenilikçi tasarım, jüri tarafından birinciliğe layık görüldü.
STANFORD’DA STAJ HAKKI KAZANAN İLK LİSELİLER
Kazanan ekip, bu başarılarının ödülü olarak yaz döneminde Stanford Üniversitesi’nde 1 ay süreyle staj yapma hakkı kazandı. Bu aynı zamanda Stanford Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Merkezi’nin lise düzeyinde öğrencilere ilk kez staj hakkı tanıması açısından da tarihi bir gelişme oldu.
“YÜKSEK MOTİVASYON VE YOĞUN EMEK”
Bilfen Liseleri Kimya Bölüm Başkanı Demek Akçayöz, projenin detaylarına ilişkin yaptığı açıklamada, "Öğrencilerimiz yaklaşık bir yıllık titiz bir hazırlık süreci geçirdi. Stanford yetkilileri tüm projeleri büyük bir ilgiyle takip etti. 3 kişilik ekibimizin elde ettiği birincilik, bizler için gurur verici. Şimdi gözümüz yaz stajında” dedi.
STANFORD BİRİNCİSİ PROJE, GERÇEK HAYATTAN İLHAM ALDI
Bilfenli öğrencilerin geliştirdiği ‘akıllı hastane yatağı’ projesi, aileden gelen bir sağlık sorununu çözme fikriyle doğdu
Stanford Üniversitesi’nde birincilikle ödüllendirilen “Otomatik İzlemeli Akıllı Ozon Terapi Hastane Yatağı” projesi, sadece teknolojiyle değil, duygusal bir arka planla da dikkat çekti. Projede yer alan Bilfen Çayyolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Mehmet Berk Üstüner, bu projeyi aile bireyinden yola çıkarak geliştirdiklerini söyledi.
"YATAK YARASI, GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE YAŞANAN BİR SORUNDU"
Üstüner, projenin çıkış hikayesini şu sözlerle anlattı:
“Babamın anneannesi, geçirdiği bir ameliyat sonrası yatalak hale geldi ve yatak yaraları nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Bu durum bize ilham verdi. Yalnızca bizim çevremiz değil, pek çok hasta aynı sorunu yaşıyor.”
İKİ TEMEL TEKNOLOJİ: OZON VE POZİSYONLANDIRMA
Proje, iki temel yenilik üzerine kurulu:
Ozon sistemi, yaranın mikrobik oluşumunu engellemek ve iyileşme sürecini hızlandırmak için kullanılıyor. Ancak bu gaz, insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde oksijenle seyreltilerek uygulanıyor.
Otomatik pozisyonlandırma sistemi ise hastanın vücudundaki basıncı eşit dağıtarak, bası yaralarının oluşumunu önlemeyi amaçlıyor.
DÜŞMEYİ ENGELLEYEN MOTORLU DESTEK
Ayrıca yatağın sağ, sol, ön ve arka kısımlarına yerleştirilen seviye yükseltici motorlarla, hastanın yataktan düşmesini engelleyen bir güvenlik sistemi de entegre edildi. Bu detay, hem tedaviye destek hem de güvenli kullanım açısından önemli bir unsur olarak projeye eklendi.
AYLARCA GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTILAR
Elektronikten yazılıma her aşaması öğrencilerin emeğiyle tamamlanan proje, sağlıkta dijital dönüşüm vizyonu sundu
Stanford Üniversitesi'nde düzenlenen sağlık inovasyonu projesinde birinciliği kazanan Bilfen Çayyolu Lisesi öğrencileri, projeye verdikleri emeği ve yaşadıkları süreci anlattı. Projenin elektronik altyapısından sorumlu olan 11. sınıf öğrencisi Doğu Kaan Akgül, bu süreçte gösterdikleri özveriyi şu sözlerle dile getirdi:
“HAVALİMANINDA BİLE ÇALIŞTIĞIMIZI HATIRLIYORUM”
“Elektronik devrelerin tamamını ben tasarladım. Havalimanında bile çalıştık. Gecelerimizi bu projeye adadık. Sunum günü 4-5 jüri karşısına çıktık. Finalde ismimizi duyduğumuzda yaşadığımız sevinç tarifsizdi. Şimdi ise Ağustos ayında Stanford Hastanesi’nde biyomedikal mühendisliği alanında staj yapacağız. Bu projeyi daha da geliştirip patent almayı ve bilimsel deneylerle ilerletmeyi hedefliyoruz” dedi.
YAZILIMDA ŞEFFAF SAĞLIK VERİSİ VE YÜZDEN NABIZ ÖLÇÜMÜ
Projenin yazılım kısmını üstlenen 10. sınıf öğrencisi Kağan Erkan ise, projenin veri güvenliği ve dijital sağlık entegrasyonuna odaklanan yönlerini anlattı.
"KRİPTO CÜZDANLARLA SAĞLIK VERİLERİ ŞEFFAF OLACAK"
“Veri animalizasyonu fikriyle yola çıktık. Sağlık verilerinin bireylerin ‘kripto cüzdanlarında’ depolanmasını ve böylece şeffaflık ve taşınabilirlik sağlanmasını amaçlıyoruz. Bu sistemle bir hastaneden diğerine veri aktarımında gecikme yaşanmayacak” ifadelerini kullandı.
Erkan ayrıca, fiziksel engelli bireyler için de çözüm ürettiklerini belirtti:
“MIT tarafından geliştirilen yüz tanıma ile nabız ölçme teknolojisini yatak sistemine entegre ettik. Özellikle kolu olmayan hastalarda klasik ölçüm cihazlarının yetersiz kaldığı durumlar için yüz tanıma teknolojisiyle temassız nabız takibi mümkün olacak.”