Çankırı’da 9 milyon yıllık dev fosil keşfi: Fil, gergedan ve zürafa...
Çankırı’daki kazı çalışmalarında, 2 metrekarelik alanda 9 milyon yıl önce yaşamış fil, gergedan ve zürafalara ait 20’den fazla fosil kalıntısı keşfedildi.
9 MİLYON YILLIK HAYVANLAR AYNI ALANDA BULUNDU
Çankırı'nın kuzeyinde yer alan Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi'nde yapılan kazı çalışmalarında, yalnızca 2 metrekarelik sınırlı bir alanda fil, gergedan ve zürafa gibi büyük kara memelilerine ait 20’den fazla fosil kalıntısı ortaya çıkarıldı. Bu değerli bulgu, bölgenin yaklaşık 9 milyon yıl öncesine kadar uzanan canlı yaşamını aydınlatan nadir ve kıymetli bir fosil yatağı olduğunu yeniden kanıtladı.

KAZI ÇALIŞMALARI 15 UZMANDAN OLUŞAN EKİP TARAFINDAN YÜRÜTÜLÜYOR
Çankırı-Yapraklı kara yolu üzerindeki kazı çalışmaları, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Profesör Doktor Ayla Sevim Erol’un liderliğinde yürütülüyor. Bu sezon sahada 15 kişilik bir ekip görev alıyor. Bilim insanları, fosil yatağında yürüttükleri çalışmalarla Anadolu’nun milyonlarca yıl önceki doğal yaşamına ilişkin önemli veriler elde etmeyi amaçlıyor.
BÖLGEDE 43 FARKLI TÜRÜN KALINTILARINA ULAŞILDI
Çorakyerler'de daha önce yapılan kazılarda, atların, fillerin ve zürafaların atalarına ait toplam dokuz farklı türe ait kalıntıların yanı sıra; kılıç dişli kediler, su samurları, oklu kirpiler, ayılar, domuzgiller ve gergedangiller gibi 43 farklı türe ait 4.300’ün üzerinde fosil örneği tespit edildi. Çoğu örnek bütüne yakın iskeletlerden oluşurken, çok sayıda küçük kemik parçası da belgelenmiş durumda.

YENİ KAZIDA BÜYÜK MEMELİLERE AİT EKLEMLİ KEMİKLER ORTAYA ÇIKTI
Kazı çalışmaları sırasında bu sezon, 7 ya da 8 bireye ait olduğu düşünülen fil, zürafa ve gergedan kemikleri bulundu. Bölgede bulunan 20’den fazla fosilin, büyük memelilere ait eklemli kemiklerden oluştuğu belirtildi. Bu bulguların Türkiye’deki fosil alanları açısından oldukça değerli olduğu belirtiliyor.
ÇORAKYERLER, TÜRKİYE’NİN REFERANS FOSİL ALANLARINDAN BİRİ
Kazı Başkan Yardımcısı Doktor Gülşah Güler, bölgenin Türkiye'deki sayılı referans fosil lokalitelerinden biri olduğunu vurguladı. Güler, bu yıl bulunan fosillerin büyük kısmının iyi korunmuş, eklemli yapılar içerdiğini söyledi. “Geçmiş yıllarda daha çok tekil örnekler buluyorduk. Bu sezon ise birçok farklı türe ait, eklemli ve karışık halde ancak iyi korunmuş kemiklere ulaştık” dedi.

KARIŞIK FOSİLLERİN SEBEBİ: ÇAMUR AKMASI
Alandan çıkarılan kemiklerin arasında fil kol kemiği, farklı tür gergedanlara ait bacak kemikleri ve zürafa çene kemiği gibi çeşitli örnekler bulunuyor. Güler, bu tür fosillerin bu kadar bir arada bulunmasının olağanüstü bir durum olduğunu belirtti. “Böylesi örneklere nadiren rastlıyoruz. Türkiye’deki birçok fosil yatağında, taşınarak gelen kemikler bozulmuş şekilde çıkıyor. Ancak burada, neredeyse bozulmamış yapılarla karşılaşıyoruz” dedi.
TOPLU ÖLÜMÜN İZLERİ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Fosil örneklerinin bu şekilde karışık ve bir arada bulunmasının en muhtemel nedeninin doğal afet olduğunu belirten Güler, “Yaklaşık 7 ila 9 milyon yıl önce yaşanan bir çamur akması, büyük olasılıkla bu hayvanların ölümüne yol açarak hepsini aynı alanda bir araya getirmiş” dedi. Bu doğal felaketin ardından hayvan kalıntıları, uzun süre bozulmadan günümüze kadar ulaşmış durumda.
FOSİLLEŞME, DOĞAL KOŞULLARIN MÜKEMMEL DENGESİNİ GEREKTİRİYOR
Güler, fosilleşmenin oldukça nadir bir süreç olduğunu ve belirli koşulların bir araya gelmesini gerektirdiğini ifade etti. “Canlı öldükten sonra, kısa sürede üzerinin örtülmesi ve oksijensiz bir ortamda kalması gerekiyor. Aksi takdirde kemikler yok oluyor. Burada bu şartlar sağlanmış ve sonuç olarak bu eşsiz kalıntılara ulaşmış bulunuyoruz” diye konuştu.
SONUÇ: ANADOLU'NUN TARİH ÖNCESİ YAŞAMINA IŞIK TUTULUYOR
Çorakyerler’de süren kazılar, Anadolu’nun geçmiş doğal yaşamına dair önemli veriler sunmaya devam ediyor. Fil, gergedan ve zürafa gibi dev memelilerin bir arada bulunması, bilim dünyasında büyük yankı uyandırıyor. Bu nadir buluntuların, Türkiye’nin paleontolojik mirası açısından hayati bir değere sahip olduğu vurgulanıyor.