Everest Dağı’nın ölü Bölgesi: 8 bin metrede hayatta kalma mücadelesi

Everest Dağı’nın 8 bin metre üzerindeki 'Ölü Bölge', aşırı düşük oksijen seviyeleriyle insan yaşamını tehdit ediyor. Bu zorlu alanda ölüm her an kapıda!

ZDA
Zeliha Demirci Aktaş Editör
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Everest Dağı’nın ölü Bölgesi: 8 bin metrede hayatta kalma mücadelesi
ZDA
Zeliha Demirci Aktaş Editör

8 BİN METREDE HAYATTA KALMANIN ZORLUKLARI

Everest Dağı, dünyanın en yüksek zirvesi olarak dağcıların hayalini süsler. Ancak bu zirveye giden yol, özellikle 8.000 metre üzerindeki "Ölü Bölge", insan yaşamını tehdit eden aşırı zorlu koşullarıyla bilinir. Bu bölge, oksijenin son derece düşük olduğu, sıcaklıkların donma noktasının çok altında seyrettiği ve küçük bir hatanın bile ölümle sonuçlanabileceği bir yer. Peki, Everest’in ölü bölgesi neden bu kadar tehlikeli? İşte bu ölümcül bölgenin ayrıntıları…

ÖLÜ BÖLGE NEDİR?

Ölü bölge, deniz seviyesinden 8.000 metre üzerindeki yükseklikler için kullanılan bir terimdir. Everest Dağı’nda bu bölge, zirveye yaklaşan dağcılar için en zorlu etap olarak kabul edilir. Bu yükseklikte, havadaki oksijen miktarı deniz seviyesindekinin yalnızca %30’u kadardır. İnsan vücudu, bu kadar düşük oksijen seviyesine uzun süre dayanamaz. Sıcaklık genellikle -40°C’nin altına düşer ve şiddetli rüzgarlar ölümcül tehlikeler yaratır.

İNSAN VÜCUDU ÖLÜ BÖLGEYE NASIL TEPKİ VERİR?

8.000 metre üzerindeki ölü bölgede insan vücudu hızla tükenmeye başlar. Bu bölgede, hayatta kalma süresi sınırlıdır ve fiziksel ve zihinsel işlevler hızla bozulur. Hipoksi, vücudun dokularına yeterli oksijen taşınamaması durumudur. Ölü bölgede hipoksi, bilinç kaybı, şiddetli baş ağrısı ve koordinasyon kaybı yaratır.

HACE VE HAPE: İKİ ÖLÜMCÜL TEHDİT

HACE (Yüksek İrtifa Beyin Ödemi): Beynin oksijen eksikliği nedeniyle şişmesi, koordinasyon kaybı ve bilinç kaybına yol açar.

HAPE (Yüksek İrtifa Akciğer Ödemi): Akciğerlerde sıvı birikmesi, nefes almayı zorlaştırır ve ölümle sonuçlanabilir.

 DONMA VE SOĞUK YANIKLARI

Aşırı düşük sıcaklıklar, vücudun açıkta kalan kısımlarında hızlıca donmaya neden olabilir. Ellerde ve ayaklarda soğuk yanıkları sık görülür.

ÖLÜ BÖLGENİN TEHLİKELERİ

Everest’in ölü bölgesi, sadece oksijen yetersizliği değil, birçok farklı tehlikeyle de ünlüdür. Bu tehlikeler dağcılar için ölümcül olabilir. Ölü bölgede sık sık çığ ve buzul kopmaları yaşanır. Bu olaylar, dağcıların hayatını tehdit eden başlıca faktörlerden biridir. Rüzgar hızı, bu yüksekliklerde saatte 160 km’yi aşabilir. Bu dağcıların denge kaybetmesine ve donma riskinin artmasına neden olur. Düşük oksijen seviyeleri nedeniyle, vücut enerji üretmekte zorlanır. En basit hareketler bile aşırı efor gerektirir.

ÖLÜ BÖLGE VE DAĞCI ÖLÜMLERİ

Everest Dağı’nda tırmanış sırasında hayatını kaybeden birçok dağcı, ölü bölgede yaşamını yitirmiştir. Bu ölümlerin nedenleri genellikle çevresel koşullar ve fiziksel yetersizliktir.

Everest’te bugüne kadar hayatını kaybeden dağcıların büyük bir kısmı, ölü bölgeye ulaştıktan sonra ölmüştür. Zorlu koşullar nedeniyle, ölü bölgede ölen dağcıların cesetleri genellikle bulundukları yerde bırakılır. Bunlar, Everest’in acı hikayelerinin birer parçası haline gelmiştir.

DAĞCILAR ÖLÜ BÖLGEYE NASIL HAZIRLANIYOR?

Ölü bölgeye tırmanış yapacak dağcılar, bu bölgenin zorluklarına hazırlıklı olmak zorundadır. Ancak, alınan önlemler her zaman yeterli olmayabilir. Taşınabilir oksijen tüpleri, bu bölgede hayatta kalmayı kolaylaştırır. Ancak tüplerin ağırlığı ve sınırlı kapasitesi, dağcılara ek bir zorluk yaratır.

Dağcılar, yüksek irtifa tırmanışlarına başlamadan önce vücutlarını bu koşullara adapte edebilmek için yoğun bir antrenman sürecinden geçerler. Dağcılar, vücutlarının yüksek irtifaya uyum sağlayabilmesi için daha düşük irtifalarda birkaç gün geçirir. Bu süreç, hayatta kalma şansını artırır.

EVEREST’İN ÖLÜ BÖLGESİ İNSAN SINIRLARININ ÖTESİNDE

Everest’in ölü bölgesi, insan sınırlarının ne kadar zorlanabileceğini gösteren bir bölge olarak karşımıza çıkıyor. Bu ölümcül bölge, cesaretin, fiziksel gücün ve insan iradesinin sınandığı bir yer. Her tırmanış, sadece zirveye ulaşmak değil, aynı zamanda doğanın en zorlu koşullarına karşı verilen bir mücadeledir.

Yorumlar

Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa