Manda ve Himaye ilk kez nerede ve nasıl reddedildi?
Türk milletinin bağımsızlık iradesinin ilk kez açıkça ortaya konduğu yer Erzurum Kongresi oldu. Manda ve himaye düşüncesi burada kesin dille reddedildi.

ULUSAL EGEMENLİĞİN İLK KIVILCIMI
Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu topraklarında başlayan işgaller, Türk milletini bağımsızlık arayışına itti. Bu süreçte çeşitli fikirler gündeme geldi. Bunlardan biri de “manda ve himaye” sistemiydi. Osmanlı Devleti’nin dağılması sürecinde bazı çevreler, Amerika ya da İngiltere gibi büyük bir devletin koruyuculuğu altına girilmesini önerdi. Ancak bu düşünce, milletin iradesiyle ilk kez Erzurum Kongresi'nde kesin bir dille reddedildi.
ERZURUM KONGRESİ: TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI
23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleştirilen Erzurum Kongresi, yalnızca Doğu Anadolu’nun savunulması için toplanmış gibi görünse de, Türk Kurtuluş Savaşı’nın temellerinin atıldığı en önemli platformlardan biri oldu. Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde toplanan kongrede, “millî irade” ve “bağımsızlık” ilk kez kurumsal düzeyde dile getirildi. Kongre sonunda alınan kararlardan biri, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturacak kadar önemliydi:
NEDEN REDDEDİLDİ?
Manda ve himaye, bir ülkenin başka bir devletin siyasi ve ekonomik koruması altına girmesi anlamına gelir. Bu sistemde devlet, kendi kararlarını bağımsız şekilde alamaz. Erzurum Kongresi delegeleri, böyle bir sistemin Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık ilkeleriyle bağdaşmayacağını açıkça dile getirdi. Kongrede benimsenen “milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” anlayışı, bu reddin temel felsefesi oldu.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’nde hem kongre başkanı olarak hem de lider kimliğiyle manda ve himaye tekliflerini kesin bir dille reddetti. Ona göre, bağımsızlık uğruna savaşmak, bir yabancı devletin güvencesi altında yaşamaktan daha onurluydu. Bu düşünce, daha sonra Sivas Kongresi’nde de tekrarlandı ve Misak-ı Millî ruhunun oluşmasına katkı sağladı.
CUMHURİYETE GİDEN YOLUN TAŞLARI
Erzurum Kongresi’nde manda ve himaye fikrinin reddedilmesi, sadece o dönemin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin de belirleyicisi oldu. Bu kararla birlikte milletin bağımsızlık yönündeki kararlılığı dünyaya duyuruldu ve emperyalist güçlere karşı ilk resmi duruş sergilendi. Ardından gelen gelişmeler, bu iradenin savaşla ve diplomasiyle pekiştirileceği bir süreci başlattı.