İsrail'den Lübnan'a 10'dan fazla hava saldırısı
İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyi ve doğusunda birden fazla noktayı eşzamanlı hedef alarak 10’dan fazla hava saldırısı düzenledi. Lübnan resmi ajansı NNA’nın sahadan geçtiği bilgilere göre bombardıman, Nebatiye, Sayda, Mercayun ve Bint Cubeyl hattıyla, doğuda Bekaa Vadisi’nde yer alan Baalbek çevresini kapsadı. Saldırıların, ateşkesin yürürlükte olduğu bir dönemde gelmesi, sahada kırılgan dengeyi yeniden zora soktu.

Görgü tanıkları ve yerel kaynaklar, Nebatiye’de Rumin ile Humin beldeleri arasındaki kırsal şeridin savaş uçaklarınca vurulduğunu aktardı. Sayda vilayetinde Benaful beldesi iki ayrı hava saldırısına maruz kalırken, Sarafand ile Beysariye arasında kalan Herbe Duveyr mevkiinde de patlamalar meydana geldi. Mercayun cephesinde insansız hava araçları (İHA) Blida’ya, Bint Cubeyl bölgesinde ise Deyr Antar’a saldırı düzenledi.
Doğudaki Bekaa ekseninde, Baalbek’e bağlı Şemstar beldesinin çevresi bombalandı. Yine Nebatiye’de Fevka beldesinin kuzeyindeki Ali et-Tahir bölgesi bir İHA tarafından vuruldu. Şarkiye ile Kusriye es-Sayyad arasındaki yol da güdümlü füze ile hedef alındı; yolun ortasında büyük bir krater oluştu. Saldırıların bir bölümünün taş ocakları ve çimento tesisleri yakınında gerçekleşmesi, hedef profilinin “lojistik ve yeniden inşa altyapısı”na yöneldiği yorumlarını beraberinde getirdi.
İSRAİL’İN GEREKÇESİ: “HİZBULLAH VE GWB TESİSLERİ”
İsrail ordusu, operasyonların Hizbullah’a ve “Sınır Tanımayan Yeşiller” (GWB) adlı Lübnanlı çevre örgütünün tesislerine yönelik olduğunu ileri sürdü. Açıklamada, “Güneyde ve Bekaa Vadisi’nde silah depolamak için kullanılan yer altı terör altyapısına baskın düzenlendiği” iddia edildi. İsrail tarafı ayrıca, Hizbullah’ın yeniden inşa amacıyla çimento üretiminde kullandığı bir taş ocağını da hedef aldığını savundu. Lübnan makamları ise söz konusu bölgelerin sivil ekonominin kritik halkaları olduğunu, bu tür tesislere yönelik saldırıların bölge halkını doğrudan vurduğunu vurguluyor.
SİVİL YAŞAMA ETKİ: TARIMDAN ULAŞIMA KADAR GENİŞ BİR HASAR HARİTASI
Mercayun’da İHA saldırısı, zeytin hasadının sürdüğü saatlerde Blida kırsalında gerçekleşti; bölgedeki üreticiler, sezon ortasında tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığını bildiriyor. Yol altyapısına yönelik güdümlü füze saldırısı, ambulans ve yardım araçlarının hareket kabiliyetini azaltırken, kırsal yerleşimlerin birbirleriyle ve ilçe merkezleriyle bağlantısını zayıflattı. Taş ocakları ve çimento hatlarının zarar görmesi, savaş yıkımının onarımı için gereken malzeme akışını da frenleyebilir.
CEPHE GERİSİNDE BİRİKEN GERİLİM: 2023’TEN BUGÜNE TIRMANAN ŞİDDET
İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları Ekim 2023’te başlamış, Eylül 2024’te geniş çaplı bir savaşa evrilmişti. Bu süreçte binlerce can kaybı yaşandı, on binlerce kişi yaralandı ve tutuklamalar rapor edildi. Kasım 2024’te ilan edilen ateşkese rağmen, Lübnan tarafı İsrail’in anlaşmayı binlerce kez ihlal ettiğini ve bu ihlallerin yüzlerce sivil kayba yol açtığını kayda geçirdi. Bugün itibarıyla hem güneyde, hem Bekaa hattında tekil fakat etkili saldırılar, sahada “düşük yoğunluklu ama sürekli” bir çatışma iklimi yaratmış durumda.
COĞRAFÎ VE ASKERÎ HASSASİYET: GÜNEY ŞERİDİ, BEKAA HATTI
Güney Lübnan, İsrail sınırına yakınlığı ve düzensiz yerleşim dokusuyla, küçük taktik hamlelerin stratejik sonuçlar doğurabildiği bir satıh. Bekaa Vadisi ise sınır ötesi hatlara ve iç lojistiğe bağlanan arterleriyle, ülkenin doğu yakasında kritik bir “derinlik alanı” sağlıyor. Bu iki yönde art arda gelen saldırılar, yalnız “anlık caydırıcılık” değil; hareket ve ikmal eksenlerini baskılama amacı taşıyan bir taktik yaklaşımı işaret ediyor.
ATEŞKESİN KIRILGANLIĞI: DOĞRULAMA MEKANİZMALARI VE SİYASİ HESAPLAR
Ateşkesin kâğıt üzerindeki hükmü, sahadaki doğrulama mekanizmalarının işlerliği kadar güçlü. Son saldırı dalgası, tarafların “meşru hedef” ve “sivil altyapı” tanımlarında keskin ayrışmalar bulunduğunu bir kez daha gösterdi. Uluslararası aktörlerin baskısı, yerel siyasetin iç dinamikleri ve cephedeki taktik hamleler; ateşkesin sürdürülebilirliğini belirleyen üç temel eksen olarak öne çıkıyor.
YENİDEN İNŞA VE İNSANÎ ERİŞİM: EN ZAYIF HALKA
Taş ocağı ve çimento tesislerinin vurulması, savaş sonrası onarım kapasitesine doğrudan darbe vuruyor. Yolların hedef alınması, hem yardım koridorlarını hem de yaralı ve hastaların tahliyesini güçleştiriyor. Zeytin hasadı gibi mevsimsel kritik dönemlerde tarımsal faaliyetlerin kesintiye uğraması ise kırsal hanelerin geçim güvencesini zedeliyor. Kısacası her saldırı dalgası, sadece bugünün güvenlik tablosunu değil, yarının ekonomik ve sosyal toparlanma olasılığını da aşındırıyor.
BÖLGESEL DENKLEM: “SINIR”IN ÖTESİNDEKİ MESAJLAR
Güney cephesindeki her hareketlilik, yalnızca Lübnan–İsrail hattına değil, daha geniş bir bölgesel satranca işaret ediyor. Bekaa eksenine uzanan operasyonlar, Lübnan içindeki güç dağılımını ve Suriye’ye uzanan ikmal-tedarik hatlarını da hedefleyen bir mesaj niteliği taşıyabilir. Bu nedenle, sahadaki her ihlal ya da misilleme, kısa vadeli taktik bir kazanç sağlayabilir; fakat orta vadede müzakere zeminini daha da daraltma riskini büyütür.
ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLER: “DÜŞÜK YOĞUNLUKLU”NDAN “SÜRÜKLENEN ÇATIŞMA”YA MI?
Sahada izlenen örüntü, “düşük yoğunluklu” çatışmanın “sürüklenen” bir karaktere büründüğünü düşündürüyor. Bu tabloyu tersine çevirmek, bir yandan ihlallerin şeffaf biçimde tespiti ve raporlanmasına; diğer yandan insani erişim ve sivil altyapının dokunulmazlığına dair pratik güvencelere bağlı. Aksi halde her yeni saldırı dalgası, ateşkesi bir metin olmaktan çıkarıp, sahada hızla eriyen bir “niyet beyanı”na dönüştürmeye devam edecek.