Türk edebiyatında eşsiz kitaplar yer alıyor....
Bunlardan birisi de Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından Canan Tan'ın kaleme aldığı kitaplar...
Benim için en azından en güzeli ve en eşsizi Piraye...
Çok kez okudum bu kitabı...
Her seferinde aynı aşkla, aynı tutkuyla, aynı heyecanla.... İlk kez okuyormuşcasına...
Bir solukta okudum her defasında.... Satır satır kelime kelime ezberledim.
Yakınlarda yeniden buluştum kitabımla.
Hemen ardından biricik dostumu kaleme almak istedim.
Okurken farklı bir dünyada kayboluyorum sanki.
Asla çıkmak istemiyorum o dünyadan.
Piraye’nin en yakınlarından biri gibi hissediyorum kendimi…
Özgür ruhlu, devrimci, ağa, bey kültürüne uzak Piraye’nin kendi dünyasından çıkıp başka bir memlekette, karakterine tamamen ters bir kültürde kendini nasıl bulmaya çalıştığı beni derinden etkiliyor.
Neydi Piraye’yi bu kadar etkileyen? Arif, Ömer değil! Haşim’di onu farklı bir dünyaya sürükleyen…
Her okuduğumda Piraye ve Haşim aşkı farklı bir şekilde etkiliyor beni.
İstanbul kızı olan Piraye ve Diyarbakır’da bir ağanın oğlu Haşim!
Farklı şekilde büyümüş o iki insanın bir kalpte buluşması…
Burada sadece iki insanın cıvıl cıvıl aşkı yok.
Aşkın karşılaştığı zorluklarda beni en derinden etkiliyor.
Piraye karşı olduğu, asla yaşamak istemediği şeyleri yaşayarak sınanıyor bu ele avuca sığmaz aşkla.
Bir ‘ağa’ kültürü ile büyümüş ve ona göre yaşamış Haşim’in hataları…
Piraye’yi okurken, tüm duygularım birbirine karışıyor.
Üzüntüm, sevincim, kızgınlığım hepsi bir bütün oluyor.
Kayboluyorum içerisinde….
Haşim’in ölüm haberiyle son buluyor kitap…
Hıçkıra hıçkıra ağladığım göz yaşım hep benimle…
Kitabın en sonunda yazarımız bize önemli bir bilgiyi sunuyor.
Karakterler ‘hayal ürünüdür’…
Son ana kadar gerçek bir yaşam öyküsü olduğuna inanıyoruz…
Bunu kabul etmek ve inanmak zor geliyor bana.
Canım kitabım her zaman en özel ve en güzel kalacak..
Bir hayalim, arzum ve isteğim var kitapla ilgili.
Bir gün beyaz perdede görmek…