Rüya Nedir?

Rüyalar, insanın hayatında her zaman ilgi çekici ve gizemli bir yere sahip olmuştur. Bilimsel olarak henüz tam çözülemeyen bu fenomen, kültürden kültüre farklı anlamlar taşısa da ortak noktası insan psikolojisine ve ruh dünyasına açılan bir pencere olmasıdır. Bu gizemli pencerenin ardında ise hâlâ keşfedilmeyi bekleyen birçok sır vardır. Peki rüya nedir, nasıl oluşur? İşte detaylar...

EP
Esra Polat Editör
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Rüya Nedir?
EP
Esra Polat Editör

Rüya Nedir?

Günde ortalama 8 saat uyuyan bir kişi hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir. Düşünün ki 70 yıllık bir yaşamın yaklaşık 23 yılı uykuda geçer. Bu süre neredeyse genç bir insanın tüm ömrüne eşittir. Uykuda vücudumuz gün içinde yıpranan beden ve sinirleri dinlendirirken aynı zamanda zihnimiz, gizemli bir deneyim yaşar: rüya görmek.

Rüyaların nasıl oluştuğu, biyolojik ve psikolojik boyutları ya da gerçek anlamları bugün bile tam olarak çözülebilmiş değildir. Bu nedenle rüyalar, tarihin en eski dönemlerinden beri bilim insanlarının ve din bilginlerinin ilgisini çekmiş, her dönemde çeşitli teorilere ve yorumlamalara konu olmuştur.

İnsanlık tarihi boyunca rüyaların anlamları üzerine çok sayıda araştırma yapılmış, rüyalardan geleceğe yönelik işaretler aranmış ve bunlara çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Ancak tüm bu çabalara rağmen "Rüya nedir?" sorusu hâlâ tam olarak cevaplanamamıştır. Rüyalar gizemini korumaya devam etmektedir.

Rüyaların Görüldüğü Uyku Evresi: REM

Araştırmalara göre rüyalarımızın büyük bölümü uykunun REM (Rapid Eye Movement - Hızlı Göz Hareketleri) adı verilen evresinde gerçekleşir. Bu evre uykuya daldıktan yaklaşık 70-90 dakika sonra başlar. REM uykusunda görülen rüyalar 9 ile 28 dakika arasında sürer. Uyku başlangıcında gördüğümüz, rüyaya benzeyen görüntüler ise genellikle gerçek rüya değil, hayaller olarak kabul edilir.

Normal bir uyku sürecinde kişi 5-6 defa rüya görebilir. Rüya görmek, toplumların kültürel değerlerine ve inanışlarına göre farklı yorumlanır. Genel olarak rüyalar, insanın günlük yaşamında etkilendiği olayları, sevinçleri, üzüntüleri veya kaygıları uykuda bilinçdışı bir şekilde yaşaması olarak tanımlanabilir.

Rüyalar Hakkında Tarih Boyunca Yapılan Çalışmalar ve Görüşler

Antik Yunan kültüründe Hipokrat gibi bilim insanları rüyaları hastalıklarla ilişkilendirmiştir. Rüyaları yorumlama sanatı olan "oniromansi" kavramı, Eski Yunan tanrılarından Oneiros'tan gelmektedir. Ünlü filozof Aristo’nun da rüyalar üzerine kitabı bulunmaktadır. Artemidorus isimli Efesli bir uzman ise rüya yorumları üzerine en tanınmış kişilerden biridir.

590 yılında, rüyaların ilahi ve şeytani olarak sınıflandırılmasının ardından oniromansi Papa tarafından yasaklanmıştır. Romalı düşünür Macrobius, rüyaları 5 kategoriye ayırmıştır: Günlük olaylar kaynaklı rüyalar, yarı uykuda görülen rüyalar, kehanet rüyaları, ilahi kaynaklı rüyalar ve yorum gerektiren peygamberane rüyalar.

Modern Psikoloji ve Rüyalar

Modern psikologlara göre rüyalar, bilinçaltımız hakkında önemli ipuçları verir. Ünlü psikolog Alfred Adler, eski çağlardaki insanların rüya yorumlarına günümüz insanlarından daha fazla önem verdiğini belirtir. Sigmund Freud ise rüyaları bilinçaltına bastırdığımız düşüncelerin, arzuların ve korkuların ortaya çıktığı yerler olarak tanımlar. Freud’un "Rüyalar ve Yorumları" (Die Traumdeutung) adlı eserinde vurguladığı gibi rüyalar, bastırılmış duygularımızın özellikle uyku sırasında yüzeye çıkmasının yollarından biridir.

Tasavvuf ve Rüyalar

Tasavvuf öğretisinde de rüyaların ayrı bir önemi vardır. Tasavvufi düşünür Llewellyn Vaughan-Lee’ye göre rüyalar, insanın iç dünyasına açılan aynalar gibidir. Rüyalar sayesinde kendi ruhumuzu keşfeder, iç dünyamızdaki sırları ve gerçek doğamızı anlarız. Bu görüşe göre bazı rüyalar ilahi mesajlar taşır ve maneviyat yolunda ilerlemek isteyen kişilere rehberlik eder.

Kutsal Metinlerde Rüyaların Önemi

Rüyaların ilahi kökenli olduğu düşüncesi birçok dinî öğretide vurgulanır. Kur’an-ı Kerim’de özellikle Yusuf Suresi'nde ve başka surelerde rüya kavramına yer verilmiştir. Musevi filozof Musa ibn Meymun'a göre vahiyler ve peygamberlere verilen mesajlar vizyonlar şeklinde aktarılmıştır. Normal insanlar ise rüyalarını yorumlatmak için uzmanlara başvururlar.

Rüyaların Türleri ve Sınıflandırılması

Rüyalar genel olarak şu şekillerde sınıflandırılır:

  1. Günlük yaşamda yaşanan olayların etkisinde kalınarak görülen, yorumlanmaya ihtiyaç duymayan rüyalar.

  2. Kabus veya karabasan adı verilen, korku ve stres uyandıran rüyalar. Bunlar genelde psikolojik olarak değerlendirilir, tabir edilmez.

  3. Gerçek rüyalar; görüldüğü gibi gerçekleşirler ve önemli kabul edilirler. Genellikle sezgileri kuvvetli kişiler veya medyumlar bu tür rüyaları görür.

  4. En sık görülen rüyalar; uyandıktan sonra kişi bunların bir bölümünü hatırlar ve yorumlanabilir özellik taşırlar.

  5. "Rüya içinde rüya" olarak bilinen rüyalar; kişinin rüya görürken gördüğü rüyayı yorumlamasıyla oluşur. Bu tür rüyaların yorumu genellikle çıkar.

  6. Tekrarlanan rüyalar; kişinin sürekli olarak aynı rüyayı veya aynı mekânı görmesi şeklindedir. Bu tür rüyalar kişinin bilinçaltına bastırdığı güçlü duygu veya sorunları işaret eder.

Rüyaların İlginç Özellikleri

Araştırmalar, insanların çoğunun siyah-beyaz rüyalar gördüğünü, kadınların erkeklerden daha renkli rüyalar gördüğünü ortaya koymuştur. Rüyaların unutulma oranı çok yüksektir ve genellikle uyandıktan kısa bir süre sonra unutulur.

Yorumlar

Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa