Yaz aylarında suyun önemi: Diyabetes İnsipidus hayati risk taşıyor!

Sıcak havalarda yeterli su tüketilmemesi sonucu ortaya çıkabilecek Diyabetes İnsipiduse karşı uyarıda bulunan Erol, ''Hayati tehlikeye yol açabilir'' dedi.

Ecem Çetin Muhabir
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yaz aylarında suyun önemi: Diyabetes İnsipidus hayati risk taşıyor!
Ecem Çetin Muhabir

Medicana Sağlık Grubu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Rümeysa Selvinaz Erol, özellikle yaz sıcaklarında yeterli sıvı alınmaması halinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek diyabetes insipidus hastalığına dikkat çekti. Erol’a göre bu hastalık, vücudun normalden fazla su kaybetmesine neden olarak hayati risk oluşturabiliyor.

Aşırı Susama ve Sık İdrar Diyabet Değilse?

Hastane tarafından yapılan bilgilendirmede, aşırı susama ve sık idrara çıkma gibi belirtilerin çoğunlukla diyabetle ilişkilendirildiği ancak bu semptomların ardında, kandaki şeker seviyelerinden bağımsız seyreden diyabetes insipidus gibi nadir hastalıkların da olabileceği belirtildi. Özellikle yaz aylarında bu durum daha da tehlikeli hale gelebiliyor.

Günde Litrelerce Su Tüketimine Rağmen Susuzluk Hissi

Doç. Dr. Rümeysa Selvinaz Erol, hastalığın temelinde böbreklerin suyu tutamamasının yattığını belirtti. Diyabetes insipidus hastalarının gün içinde çok fazla su içmelerine rağmen sürekli susuzluk hissettiklerini ve sık idrara çıktıklarını ifade etti.

"ciddi su kaybına ve hatta hayati tehlikeye yol açabilir"

Diyabetes insipidusun yorgunluk,  halsizlik gibi belirtiler verebildiğini ifade eden Doç. Dr. Erol:, aşırı idrar çıkışı, aşırı su içme isteği, çocuklarda gelişme geriliği veya alt ıslatma gibi belirtilerin özellikle sıcak havalarda veya yeterli sıvı alınamadığında ciddi su kaybına ve hatta hayati tehlikeye yol açabildiğini söyledi. 

Üç Farklı Tip, Farklı Nedenler

Hastalığın santral (nörojenik), nefrojenik ve psikojenik olmak üzere üç ana türü bulunduğuna dikkat çeken Erol, santral tipin, beyinde hipotalamus veya hipofiz bezindeki antidiüretik hormon üretiminin yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti. Nefrojenik tip ise bazı ilaçların kullanımı ya da genetik bozukluklar nedeniyle böbreklerin bu hormona yanıt verememesi sonucu ortaya çıkıyor. Psikojenik tip ise genellikle psikolojik kökenli oluyor.

Erol, şunları söyledi: 

 

Tanı Sürecinde Neler Yapılıyor?

Tanı koymak için günlük idrar miktarının, idrarın yoğunluğunun ve kandaki sodyum seviyelerinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Erol, bazı durumlarda “susuzluk testi” adı verilen özel bir testin de uygulanabileceğini aktardı. Tanı konduktan sonra ise, altta yatan nedeni belirlemek amacıyla beyin görüntüleme gibi ileri tetkiklerin yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

"tedavisi önemlidir"

Tedaviyle hastaların yaşam kalitesinin hızla düzeleceğini söyleyen Doç. Dr. Rümeysa Selvinaz Erol, şöyle devam etti:

 

Yorumlar

Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa