İsrail ve ABD'den ortak suikast
Yemen’de İran destekli Husi hareketi, haftalardır kulislerde dolaşan iddiayı resmen sahiplendi ve örgütün Genelkurmay Başkanı Muhammed Abdulkerim el-Gamari’nin, İsrail ve ABD’nin Yemen’e yönelik saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı.

Husiler, açıklamalarında Gazze için yürüttükleri iki yıllık “destek” kampanyasını hatırlattı. Kızıldeniz ve Aden açıklarındaki deniz trafiği, insansız hava ve deniz araçları ile balistik/seyir füzeleri üzerinden hedef alınmış; bölgesel ticaret hatları ve enerji arterleri aralıklı olarak baskı altında tutulmuştu. Örgüt, bu eylemlerin “bedeli”nin Yemen topraklarında ağır saldırılar olarak geri döndüğünü savunuyor. Metinde, deniz, kara ve hava kuvvetlerinden siviller ve askerler ile hükümet kademesinden isimlerin öldüğü öne sürülürken; “başbakan ve bakanlar” ifadesiyle kastedilen kişilerin kimlikleri ya da olay tarihleri somutlaştırılmadı. Bu durum, örgüt beyanının siyasi mesaj niteliğini güçlendirirken, olay örgüsünde bilgi boşlukları bırakıyor.
OPERASYONUN İZİ: TEL AVİV’DEN “AĞUSTOS” VURGUSU
Husilerin duyurusundan kısa süre sonra İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, sosyal medyadaki açıklamasında Gamari’yi yaralayıp ölümüne yol açan saldırının İsrail ordusunca ağustos ayında düzenlendiğini kaydetti. Bu beyan, tarihleme konusunda ilk resmi çerçeveyi çizdi. Yine de operasyonun Yemen içindeki koordinatları, hava platformunun türü, hedefleme istihbaratının kaynağı ve ABD ile iş birliğinin seviyesi gibi kritik teknik başlıklar belirsizliğini koruyor.
RİVAYETTEN RAKAMA: HUSİLERDEN “758 SALDIRI, 1835 PLATFORM” HESABI
Husiler, iki yıl içinde İsrail’e karşı 758 saldırı icra ettiklerini; bu saldırılarda balistik ve hipersonik füzeler, İHA’lar ve savaş gemileri dahil 1835 aracın kullanıldığını iddia etti. Bu rakam, örgütün propaganda hattında caydırıcılık ve sürdürülebilirlik mesajı verirken, pratikte operasyon yoğunluğu, lojistik kapasite ve mühimmat tedariki gibi zor soruları da gündeme taşıyor. Açıklama, tek tek angajmanların sonuçları, vurulan hedeflerin askeri/ekonomik etkisi ve üçüncü taraf teyitleri konusunda ayrıntı sunmadığı için, sahadaki gerçek etki hâlâ çok katmanlı bir analizi gerektiriyor.
BÖLGESEL DENKLEM: KIZILDENİZ’DE ASKERİ HESAP, SİYASİ MESAJ
Gamari’nin ölümü, doğruysa, Husi komuta yapısında kritik bir boşluk anlamına gelebilir. Yemen iç savaşının çok başlı yapısı düşünüldüğünde, üst kademe kayıpları kısa vadede operasyonel koordinasyonu aksatabilir; orta vadede ise örgüt içi yükselişleri ve hizalanmaları tetikleyebilir. Öte yandan Kızıldeniz’deki gemi trafiğine dönük risk, tek bir isimle sınırlı olmayacak kadar kurumsallaşmış durumda. Dolayısıyla sahadaki gerilimi belirleyecek olan, Husilerin operasyonel tempo ve hedef seçimi tercihlerinde bir ivme kaybı yaşayıp yaşamayacağı olacak.
WASHINGTON–TEL AVİV HATTINDA MESAJLAŞMA: SİNYAL, HEDEF VE ZAMANLAMA
ABD ile İsrail’in Yemen dosyasında dönem dönem müşterek hedefleme yürüttüğü biliniyor. Gamari’ye atfedilen saldırının zamanlaması, Gazze çevresinde ateşkes-çatışma salınımları ve Kızıldeniz’de deniz güvenliğine dair çok uluslu devriye düzenlemeleri ile beraber okunuyor. Böyle bakıldığında, bu tür nokta vuruşlar, yalnız bir askeri sonuç üretmiyor; aynı zamanda “maliyet yükseltme” mesajı veriyor. Ancak karşı cephede asimetrik yanıt repertuvarı geniş olduğu için, bu sarkaç kısa vadede karşı-karşı tırmanma riskini de içeriyor.
SİYASİ EKO: YEMEN İÇİNDE GÜÇ GÖSTERİSİ, DIŞARIDA ALGI SAVAŞI
Husilerin “başbakan ve bakanlar” dahil üst düzey kayıplardan söz eden muğlak cümleleri, içeride direnç ve birlik vurgusu yaratmayı amaçlıyor. Dışarıda ise “saldırılar sürse de kapasite ayakta” mesajı ile algı savaşı sürdürülüyor. Somut teyitler sınırlı kaldığı müddetçe, anlatıların etkisi psikolojik harekât düzleminde kalacak; sahadaki gerçek dengeyi, lojistik dayanıklılık, komuta-kontrol sürekliliği ve dış destek kanalları belirleyecek.
SONUÇ: KAYIP DOĞRULANIRSA KOMUTA ZİNCİRİNDE SARSINTI, DENİZ HATLARINDA GERİLİMİN DEVAMI
Özetle, Gamari’nin ölümünün İsrail tarafından ağustos tarihli bir operasyonla ilişkilendirilmesi dosyaya yeni bir halka ekledi. Husilerin verdiği yüksek sayıdaki saldırı ve platform beyanı ise sürdürülen kapasite iddiasını güçlendirmeye dönük. Doğrulamalar netleşene kadar resmin tamamı flu; fakat bir gerçek değişmiyor: Kızıldeniz ve çevresindeki deniz güvenliği krizi, Yemen içindeki askeri-siyasi güç mücadelesiyle iç içe ilerlemeye devam edecek. Bu da bölge çapında ticaret, enerji ve güvenlik başlıklarında yüksek dalgalanma riskinin süreceğine işaret ediyor.