Son yıllarda sofralarımızda “altın sıvı” olarak bilinen zeytinyağının yeri giderek daha değerli hale geliyor. Ancak bu değer, artık sadece beslenme açısından değil, ekonomik açıdan da hissediliyor. Türkiye, dünyanın önde gelen üretici ülkelerinden biri olmasına rağmen, zeytinyağı fiyatlarındaki artış yerli tüketicinin bu sağlıklı yağa erişimini giderek zorlaştırıyor.
***
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye, yıllık ortalama 250–300 bin ton zeytinyağı üretiyor. Buna rağmen kişi başı tüketim sadece 2 litre civarında. Bu rakam Yunanistan’da 17 litreye, İspanya’da ise 12 litreye ulaşıyor. Bu fark, zeytinyağının ülkemizde “üretici ülke olmamıza rağmen” yeterince tüketilmediğini gösteriyor.
***
Fiyatlar artıyor, sağlıklı beslenme uzaklaşıyor
Son dönemde ihracattaki artış, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve kuraklık gibi nedenlerle iç piyasada zeytinyağı arzı daraldı. Natürel sızma zeytinyağının fiyatı neredeyse her ay etiket değiştiriyor. Hal böyle olunca, birçok aile alışveriş sepetindeki zeytinyağını ayçiçeği ya da mısır özü yağıyla değiştirmek zorunda kalıyor.
***
Akdeniz diyetinin temel taşı
Zeytinyağı Akdeniz diyetinin merkezinde yer alır. Bu beslenme modeli, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da “uzun yaşamı destekleyen en sağlıklı diyet örüntüsü” olarak tanımlanıyor. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asitleri, kalp dostu HDL kolesterolü artırırken, kötü kolesterol (LDL) seviyesini düşürüyor. Ayrıca yağın içeriğinde bulunan oleokantal ve oleuropein gibi biyoaktif bileşenlerin anti-inflamatuar etki gösterdiği biliniyor.
***
İklim değişikliği sofralarımızı tehdit ediyor
Raporlarda, zeytin üretiminin önündeki en büyük risklerden birinin iklim değişikliği olduğu vurgulanıyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık ve düzensiz yağışlar verim kaybına neden oluyor. Bu durum, üretim maliyetlerini artırarak fiyatların daha da yükselmesine yol açabiliyor. Sürdürülebilir üretim modellerine geçilmediği takdirde, önümüzdeki yıllarda hem üretim azalabilir hem de zeytinyağı erişimi daha da zorlaşabilir.
