Başkentte sessiz tehdit: Ankara’da 7 büyüklüğüne kadar deprem kapıda!
Ankara, uzun süredir “nispeten daha güvenli” şehirlerden biri olarak anılsa da son dönemde bilim insanlarının uyarılarıyla bu algı sorgulanıyor. Peki Ankara'da büyük deprem bekleniyor mu? İşte detaylar...
Deprem riski göz ardı edilemez hAlde
Ankara, uzun süredir “nispeten daha güvenli” şehirlerden biri olarak anılsa da son dönemde bilim insanlarının uyarılarıyla bu algı sorgulanıyor. Kentin dört bir yanında sismik hareketliliğe dair veriler artarken, özellikle “yakın fay hatları” ve “zemin koşulları” açısından ciddi risk işaretleri bulunuyor.

Fay hatlarının çevrelediği başkent
Ankara’yı bir çevre kuşağı gibi sarmalayan fay hatlarına dikkat çeken uzmanlar, şehrin adeta bir miktar sır sakladığını söylüyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) ile bağlantılı ve kent çevresinde yer alan aktif fay sistemleri bulunuyor. Örneğin; Tuz Gölü Fayı, Eskişehir–İnönü Fayı gibi hatların yanı sıra, şehrin içinde ve yakın çevresinde 25 km uzunluğunda fay hattı potansiyeli taşıyan bir yapı tespit edilmiş durumda. Bu fayların 6.5 ila 7 büyüklüğünde sarsıntılar yaratabileceği öne sürülüyor.
Zemin yapısı ve bina stoğu: Çifte risk
Ankara’da tehdit sadece faylardan doğmuyor — zemin ve yapı koşulları da riski katlıyor. Özellikle alüvyal zeminler, Ankara Çayı havzası, Etimesgut–Sincan bölgesi gibi alanlar “gevşek zemin üzerine kurulu” olması nedeniyle sarsıntıya karşı daha savunmasız durumda.
Öte yandan kentteki birçok yapının, olası bir büyük sarsıntıya göre ivme değerleri baz alınarak inşa edilmediği belirtiliyor. Bu durum, “yeni bir fay kırılması” senaryosunda zarar verme riskini artırıyor.

Güncel sarsıntı uyarısı ve alarm durumu
11 Eylül 2025 tarihli bir örnekte, Kalecik merkezli 4,1 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Bu sarsıntı doğrudan büyük bir felaket yaratmasa da uzmanlar açısından “öncü işaret” olarak değerlendiriliyor.
Jeoloji mühendisleri, özellikle kent merkezine yakın fay hatlarının harekete geçme riskine dikkat çekiyor. Yapılan değerlendirmelere göre, olası bir kırılmanın merkez üssü Ankara içinden ya da çevresinden geçebilir ve şehrin neredeyse tamamını etkileme potansiyeline sahip olabilir.
Yapılması gerekenler: Önlem ve dönüşüm
Uzmanlar, riskin hâlâ kontrol edilebilir olduğuna dikkat çekiyor ancak zamanın daraldığını vurguluyor. Özellikle şu adımların hızlıca hayata geçirilmesi öneriliyor:
- Kent içi fay hatlarının güncel jeolojik-jemoteknik analizlerinin yapılması.
- Ankara’daki imar planlarının, fay hattı ve zemin verilerine göre yeniden şekillendirilmesi.
- Özellikle 1970’ler öncesi yapılmış yapı stoğunun, güncel mühendislik standartlarına uygun şekilde yenilenmesi veya güçlendirilmesi.
- Her mahalle ve sokak düzeyinde “mikro-zonlama” çalışmalarının tamamlanması ve vatandaşın bilgilendirilmesi.

Sonuç: “Rahat davranmamalıyız”
Ankara, Türkiye genelinde İstanbul veya İzmir kadar yüksek “birinci derecede riskli bölge” olarak görünmeyebilir. Ancak bu, “risk yok” anlamına gelmiyor. Çünkü sahada hem aktif fay hatları hem de zemin ve bina koşulları bakımından dikkat çekici kırılganlıklar var. Bilim insuları, “Ankara’nın uykusu kaçabilir” uyarısıyla birlikte, erken hareket etmenin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Siz de yaşadığınız bölgedeki zemin ve yapı durumunu sorgulayarak, bir adım atabilirsiniz.