Son yıllarda yapay zekâ, hayatımızın neredeyse her alanına girdi. Birkaç yıl öncesine kadar bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz sahneler, bugün masaüstümüzde bir yazılım, cebimizde bir uygulama olarak yaşıyor.
Artık yapay zekâ sadece hesaplama yapmıyor; yazı yazıyor, fotoğraf üretiyor, hatta haber yazıyor.
Peki, gazetecilikte insana özgü dokunuş yerini makinelere bırakırsa ne olur?
**
Bugün dünyada bazı haber ajansları, spor müsabakalarının sonuçlarını ya da borsa verilerini tamamen yapay zekâya yazdırıyor. Associated Press, binlerce finans haberini otomatik sistemlerle üretiyor. Reuters, hava durumu ve veri bazlı içeriklerde benzer sistemler kullanıyor. Türkiye’de ise bu henüz sınırlı bir uygulama olsa da, içerik otomasyonu ve yapay zekâ destekli metin üretimi giderek yaygınlaşıyor.
**
Elbette avantajları var: Yapay zekâ hızlı, yorulmaz, 7/24 çalışır, büyük veri setlerini anında işler. Bir insanın saatlerce uğraşacağı analizleri dakikalar içinde yapar.
Ama gazeteciliğin sadece hızdan ibaret olmadığını da unutmamak gerek.
Bir olayın perde arkasını görmek, tanıklıkları anlamlandırmak, duyguyu yansıtmak… Bunlar, en gelişmiş algoritmaların bile henüz tam anlamıyla başaramadığı şeyler.
**
Burada etik sorular devreye giriyor. Bir haberi okuduğunuzda, onu bir insanın yazdığını bilmek sizin için önemli mi?
Yanlış bilgi durumunda sorumluluk kimde olacak?
Yapay zekâ mı, onu kullanan editör mü,
yoksa sistemi geliştiren şirket mi?
Gazetecilik, sadece bilgi aktarmak değil; aynı zamanda güven inşa etmek demektir. Ve güven, çoğu zaman bir insanın imzasıyla güçlenir.
**
Geleceğe dair iki ihtimal var. İlki, yapay zekânın gazeteciliğe tamamen hâkim olduğu bir tablo… İkincisi ise “hibrit gazetecilik” modeli: İnsan gazetecinin sezgisi, tecrübesi ve etik süzgeci ile yapay zekânın hız ve veri gücünün birleşmesi.
Muhtemelen en sağlıklı yol bu ikincisi olacak. Çünkü haberin kalbinde hâlâ insan hikâyeleri var.
Robotlar haberi yazabilir. Ama insanın ruhunu, duygusunu, olayların bağlamını ve hikâyeye kattığı o görünmez değeri yazıya geçirebilir mi? Bu sorunun cevabı, gazeteciliğin geleceğini de şekillendirecek.