Evet yanlış duymadınız.
Kılıçdaroğlu, hırsı yüzünden yaptığı bol gaflarıyla ve yönünü şaşırtmasıyla Türk siyasi tarihine adını yazdırmayı başardı. Olumsuz bir şekilde yazdırmaya da devam ediyor.
“Sırtımdan bıçaklandım” diyor ya, doğru evet ama en çok o, kendi kendini bıçakladı.
Eğer hırsına yenik düşmeseydi ve bu kadar hata yapmasaydı, belki de CHP koltuğuna “geldiği gibi” gitmezdi.
İşte Özgür Özel de tıpkı Kılıçdaroğlu gibi kendi topuğuna sıkıyor.
Hatta sadece Özel değil, CHP’nin kendisinin de aşağı kalır yanı yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan haklı, en büyük şansları ülkede kaliteli ana muhalefetin olmayışı.
**
Ah Özgür Bey ah, hangisinden başlasam?
-İmamoğlu tutuklandığında halkı sokağa çağırıp gençleri polisin üstüne sürüp, sonra da sokağa çağırdınız insanları yarı yolda bırakıp CHP binasına sığınışınızı mı?
-İmamoğlu propagandası yapacağım derken yaptığınız gafları mı? Acaba İmamoğlu da sizin için kendi imajını zedeler miydi?
-Sinop’taki miting konuşmanızdan mı? KULAKLARIMA inanamadım. ASPARAGAS HABER SANDIM. Ama maalesef doğruymuş. Roketsan füzelerinin denendiği Sinop Test Merkezi’nin taşınmasını isteyip gerekçe olarak da balıkların ve turistlerin huzurunu göstermek. Tebrik ederim, Kılıçdaroğlu’ndan sonra ikinciliği kaptınız(!).
Özgür Bey’in kara bir utanç olarak tarihe geçen ve bir parti liderine hiç yakışmayan o şaka gibi açıklaması şöyle:
“Sinop’un turist çekmeye ihtiyacı var. Siz yılın 182 günü, yani iki günden birinde ‘Balığa çıkmayın, füze testi yapacağız’ diyorsunuz. Turistlerin başının üstünden roketler geçiyor, füzeler geçiyor. Çıkmadıkları gün ayrı zarar. Ayrıca da o seslerden balıklar ürküyor, yuvalarını terk ediyorlar, yuva yapmıyorlar o bölgeye. Bu yüzden balıkçılığın randımanı düşüyor.”
Nerde o TUSAŞ’ı ziyaret edip ezberleri bozan Özgür Bey, “TUSAŞ’ın tüm ihtiyaçlarının her şeyin üzerinde bir hassasiyetle karşılanması gerekir. Burası üzerine titrenmesi gerek bir kurumdur” diyen Özgür Bey nerede!
-Ya Özgür Bey, CHP içindeki iç krizi büyütecek adımlar atmanıza ne demeli!
Sokağa çağırdığınız insanları kontrol edemediğiniz gibi, kendi partinizdeki krizleri de maalesef yönetmek şöyle dursun, daha da köpürmesine daha da ayrışmasına neden oluyorsunuz siz ve ekibiniz.
İstanbul İl Başkanlığına mahkeme kararıyla CHP’dekilerin önerip atanmasıyla gelen, sizden daha eski CHP’li olan Çağrı Heyeti’ni sanki il başkanlığına savcı kayyum olarak atanmış gibi davranıp “Atatürk evine sahip çıkmaya çağırıyorum” , “Sıkıysa girsin içeri” sözleriyle CHP’yi CHP’ye kırdırmak oldu mu şimdi.
Umarım Pazartesi günü yaşanacak olan kaos hafif atlatılır.
**
PEKİ NE YAPMALIYDINIZ?
-İmamoğlu mitingini hiç düzenlememeliydiniz; süreci CHP’ye yaraşır şekilde hukuki yollarla sürdürmeliydiniz. Ya 1990 senesinde İSKİ'nin Genel Müdürü Ergun Göknel’de olduğu gibi olursa… O zaman o sokağa çağırdığınız gençlerin hayatını boşu boşuna karartmış olmaz mıydınız?
Bütün parti üyelerini toplayıp iç sorunlarınızı sessizce halletmeliydiniz?
Gerek konsey gerek İmamoğlu İddialarının doğru olmadığına dair belgeler sunmalıydınız.
-Sinop İl Başkanın cahil şikayetine tepkinizi koyup, TUSAŞ’ta yaptığınız o harika konuşmanın aynısını Roketsan için de yapmalıydınız. Çünkü kendi savunma sanayimizi üretmek hem en büyük güçtür hem de bağımsızlığımızın en önemli temelidir.
- CHP’lilerin tavsiye etmesi üzerine seçilen Gürsel Tekin ve beraberindeki çağrı heyetine kafa tutup, hain ilan etmek yerine:
“Tekin Bey, 17 yaşında beri CHP’ye ömrünü adamış bir yol arkadaşımızdır. Kendisi süreç düzelene kadar geçici olarak yönetimi devralacak, zamanı gelince de seçilen kişiye teslim edecektir” deseydiniz.
Bizim istediğimiz olmadı diye inatlaşmasaydınız, sanki il başkanlığına savcı atanmış gibi davranmasaydınız, çağrı heyetini ‘kayyumdur’ diye çarpıtmasaydınız… CHP’li vekiller şu an il binası önünde nöbet tutuyor olmazdı. CHP iç krizi biraz sakinler, manşetlerde ‘CHP CHP’yi istemiyor’ manşetleri atılmazdı. Ve Türkiye gündeminde çok daha önemli konular varken, haberlerde iki de bir CHP iç çatışmasını görmemiş olurduk.
-Ve lütfen ülkemizin etrafını ateş çemberi sarmışken, “Terörsüz Türkiye” süreci yürütülürken, kendi iç çatışmanızı halka yansıtıp halkı boş yere mitinge çağırıp provokatörlere, teröristlere, bu ülkenin düşmanlarına fırsat vermeyiniz.
Sizi sağduyulu davranmaya, sakinleşmeye ve daha az konuşmaya davet ediyorum. Konuştukça Kılıçdaroğlu’na dönüşmeye başladınız.
Pazartesi İstanbul CHP İl Binası önünde bir kaos yaşanacak, o kesin. Ama bu kaosun şiddeti ne denli olacak, göreceğiz. Ve umarım çok daha fazla inatlaşmazsınız.
Lütfen kaosu değil, kaliteyi seçin.