Taht Oyunlarında Yeni Perde

YAYINLAMA
25 Ekim 2025 22:20
GÜNCELLEME
03 Kasım 2025 09:32

Her partide mutlaka vardır: parti içi fikir ayrışmazlığı, koltuk yarışı ve usulsüzlükler.

Ama CHP hariç, hepsi kendi içinde sessizce halleder. Çoğu zaman basına bile yansımaz.

Buna en büyük örnek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın usulsüzlük yapan Melih Gökçek’i sessizce göndermesi oldu. Bu olay bilemedin en fazla iki ay konuşuldu, sonra her şey unutuldu.

Ama CHP tüm iç krizini dışarıya yansıtarak yaşıyor. Bu da parti içindeki koasun daha da derinleşmesine, hatta hiç olmadık sorunların hortlamasına neden oluyor.

Bu sadece CHP’ye zarar veriyor gibi görünebilir, ama öyle değil. Ana muhalefet partisi olmasının da ötesinde CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bir parti.

Bundan ötürü “Türkiye’de siyasi iç karışıklık” görüntüsü —ki malumunuz yakın tarihimiz bu konuda pek parlak değildir— en ufak bir gelişmede bile ekonomiye sert yansıyor.

Zaten ekonomi piyasasındaki gerek olumlu yükseliş gerek krizlerin %85’i söylemlerden kaynaklanıyor.

Kurucu parti olmanın getirdiği sorumluluk ve ağırlık nedeniyle, şu anki kriz hem Türk siyasetini, hem de toplumun siyasi partilere olan güvenini, geleceğe bakış açısını ve psikolojisini oldukça kötü etkiliyor.

Bu yüzden diyorum: Bu süreç Erdoğan’ın bile işine gelmiyor.

Böyle düşünüyorum çünkü:

BİR: Hiçbir parti masum değildir; her birinin ayrı ayrı kirli çamaşırları mutlaka vardır. Belki baştaki yapmamıştır ama o kadar çok parti üyesi arasında biri mutlaka yapmıştır.

İKİ: Ülkemizde insanların siyasete çoğu zaman para kazanmak için girdiğini (hırsızlığı ve usulsüzlüğü yasallaştırmak için) düşünürsek, bu çamaşırlar oldukça kirli.

ÜÇ:  Bu tarz suçlar asla tek başına işlenmez; kolektiftir. Bir bakmışsınız, X partisindeki iş insanı ile Y partisindeki iş insanı, şirketlerini büyütmek için anlaşmış, kirli işler çevirirken buluvermişsiniz.
Bu yüzden İBB soruşturması büyüdükçe bu soruşturma diğer partilere de sıçrayacaktır.
Nitekim AK Parti’den Kırıkkale Yahşiyan Belediye Başkanı Ahmet Sungur, yolsuzluk soruşturmasında tutuklandı.


DÖRT: “Terörsüz Türkiye” sürecinde Erdoğan, CHP’ye çok güvenmiyor. En ufak bir şeyde baltalamalarından çekiniyor.
 Ve bu süreç başarısız olursa destekleyenlerin hepsi “vatan haini”, desteklemeyenler “kahraman, vatansever” ilan edilecek.
 Başarılı olursa da tam tersi olacak; bu başarıyı sahiplenen de çok olacak.


BEŞ: Malumunuz, ülke etrafı ateş çemberi. Bir an önce ülkece sakinleşip aklıselim bir tavır takınıp, ekonomiyi, savunmayı ve diğer hayati iç sorunları (tarım, su krizi, eğitim, denetimsizlik… liste uzun) çözmek zorundayız.

*

Mahkeme Kararıyla Kısa Sükûnet

Konuyu çok dağıtmadan CHP’ye geri dönelim.

Dün, yani 24 Ekim Cuma günü, Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi, 38’inci Olağan Kurultay ile 21’inci Olağanüstü Kurultay’ın iptali istemiyle açılan davanın beşinci duruşmasında “red” kararı vererek kısa süreliğine de olsa gündemi yatıştıran bir karar aldı.

Böylece CHP eski Muş Gençlik Kolları Başkanı Erkan Çakır’ın TGRT’de katıldığı yayında ortaya attığı usulsüzlük iddialarıyla başlayan ve Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın yargıya taşıdığı, aylarca Türkiye gündemini meşgul eden dosya kapandı.

Kılıçdaroğlu’nun siyaset anlayışını eleştiren biri olarak, bu dosyanın kapanmasını sağlayan kişinin bizzat kendisi olduğunu belirtmek isterim.

Bunu mahkeme kararında yer alan şu ifadeden anlıyoruz: “Husumet yokluğu.”

Eğer Kılıçdaroğlu mahkemeye gidip ifade vermeyi kabul etseydi bu karar çıkmazdı.

Kılıçdaroğlu çıkan kararla kaybetmiş gibi görünse de, attığı adımla CHP’de dengeyi sağlayan kişi konumuna geldi.

Kazanan Özgür Özel’miş gibi görünse de, parti içi krizi yönetemeyen ve hatta daha çok körükleyen kişi o oldu.
Üstelik onca partilinin istifası ve AK Parti’ye geçişi…

İstifa eden partililerin hepsi aynı şeyden yakınıyor:

“Çalışmamıza, hizmet etmemize izin vermiyorlar. Varsa yoksa İmamoğlu… Ne yapacağımızı şaşırdık.”

*

Kulislerde Dönen Bilgiler ve İddialar

Bu süreçte CHP’liler basına birçok bilgi sızdırarak tabanı yoklamayı da ihmal etmedi.
“Mansur Yavaş ve Kulis Tartışmaları: Ne Oluyor?” adlı yazımda belirtmiştim:

“Bazen siyasette en çok yalanlanan haberler, gerçeğe en yakın olanlardır.”

İşte bu süreçte tabanı yoklamak için basına verilen iddialardan bazıları:
 -Kılıçdaroğlu “Mutlak Butlan” ile gelirse, Özgür Özel ileİmamoğlu Ekin Partisi’ni kuracak.
 - Mansur Yavaş ve bazı ilçe başkanları, Kılıçdaroğlu dönerse toplu istifa edecek.
 ️- Gazeteci Sinan Burhan, CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerin yeni bir parti kurmaya hazırlandığını iddia etti.
Burhan’a göre bu partide Gürsel Tekin ve Berhan Şimşek gibi isimler yer alacak ve “grup kuracak kadar milletvekili” olacak.

*

İronik Ama Gerçek: Kılıçlar Çekildi

Özel kabinesi, Mutlak Butlan kararının açıklanacağı gün kara listeye aldığı 60 CHP’liyi Ankara’ya savunma yapmaya çağırdı.

Doğrusu merak ettim; “ret” çıkmasaydı ahval ne olurdu?

CHP Disiplin Kurulu o zaman ne karar verirdi?

Olağanüstü Kurultay davası sabah 10.00’da başladı, 12.00’ye 15 dakika kala açıklandı.
CHP Yüksek Disiplin Kurulu ise saat 13.00’te toplantıya başladı.
6 saat süren toplantıda 32 dosya ele alındı.

Sonuç:
Berhan Şimşek, Metin Lütfü Baydar, Özgür Çelik ve Erhan Baydar, CHP tüzüğünün 68/1-b maddesi uyarınca “üyelikle bağdaşmayan davranışlarda bulunmak” gerekçesiyle partiden ihraç edildi.

Bu süreç, mahkeme tarafından İstanbul İl Başkanlığına atananan Gürsel Tekin ve Berhan Şimşek’in birlikte yaptığı basın açıklaması sonrasında başladı.

*

Berhan Şimşek Neler Demedi Ki!

Bir süredir ne X’ten ne de ekranlardan herhangi bir açıklama yapmayan Şimşek, kendisini savunmaya çağıran tebligat gelince soluğu CNN Türk’te aldı.

Soruları yanıtlayan Şimşek, ağzını açtı, gözünü yumdu:

“Özgür Özel posta güvercini. Burası artık İmamoğlu Holding, CEO’su Özel.”
 “Kemal Bey Cumhurbaşkanlığını kaybetmedi, kaybettirildi. Meral Hanım ve İmamoğlu kaybettirdi.”
 “Papatya falı bakılıyor, olacak olmayacak şeklinde. CHP enerjisini kaybetti.”

Elindeki tebligatın CHP logolu kısmını özenle yırtıp cebine koydu, geri kalan kısmı ise canlı yayında yırtarak şu sözleri söyledi:

“Cuma günü savunmaya gitmiyorum. 60 kişinin çağrıldığı bir disiplin kurulunun adil olacağına inanmıyorum.”

*

CHP Kendi Evlatlarına Kıyıyor

Parti kendi içinde o kadar bölündü ki, özellikle köklü CHP’lilerle sonradan gelenler arasında çok keskin bir ayrım oluştu.
Bu da yaprak dökümüne neden oldu.
 
Ya istifa edip AK Parti’ye geçtiler, ya bağımsız devam ettiler, ya da Berhan Şimşek gibi direnenler sonunda ihraç edildi.
Özel böyle devam ederse görünen o ki bu yaprak dökümü sürecek.

Şimdi ise Özel CHP’sinin son kurbanı: Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal.

Parti içindeki trollerin saldırılarına ve linç kampanyalarına uğradığını belirterek,

“Onlara inat buradayım ve sonuna kadar direneceğim. Yapacakları tek bir şey kaldı: Beni partiden atmak.”
 dedi.

Ancak Özgür Özel ve ekibi, kendilerini eleştiren hiçbir CHP’liyi istemiyor.

*

Asıl Soru Şu:

Genel Merkez tüm bu hatalar zincirinden geri döner mi,
yoksa CHP tarihine kendi evlatlarını harcayan parti olarak mı geçecek?

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.