“Barışın Vasiyeti”

YAYINLAMA
08 Mayıs 2025 14:23
GÜNCELLEME
25 Mayıs 2025 16:12

Sırrı Süreyya Önder’in cenazesi, sadece bir insanın değil; bir dönemin, bir üslubun, bir dilin vedasıydı. Ve giderken “barışı” da vasiyet olarak bırakmıştı Türkiye’ye. O veda töreninde ortaya çıkan tablo, bir kez daha gösterdi ki bu ülke hâlâ ortak bir duyguda buluşabilecek kadar güçlü. Cenazeye katılan her görüşten isim, siyasi farklılıklarını bir kenara bırakarak aynı duaya ortak oldu.

Ancak aynı gün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik fiziki saldırı bu atmosferi bir anda zehirledi. Saldırganın orada bulunması tesadüf müydü? Yoksa biri tarafından oraya özellikle mi yönlendirildi? Bunların cevabı henüz net değil. Ancak şu net: Türkiye barışı konuşmaya başladığında, barışın sesini bastırmak isteyenler de sahneye çıkıyor.

Bu olay, sıradan bir “cenazede gerginlik” başlığı altında geçiştirilemez. Çünkü tam da Önder’in birlik mirasını konuştuğumuz anda, bu birliğe gölge düşürüldü. Bana göre bu bir tesadüf değil; bir mesajdı. Barışı isteyenler değil, barıştan korkanlar konuşsun istendi.

Ama Türkiye artık bu oyunu ezberledi. Başta saldırıya uğrayan Özgür Özel olmak üzere, tüm siyasi liderler sağduyulu açıklamalarla bu oyunun barış sürecini zedelemesine fırsat vermedi.

Saldırgan Selçuk Tengioğlu hakkında ilk neler söylendi? Önce CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Ben Osmanlı torunuyum” dediğini iddia etti. Ancak saldırganın ağabeyi bu ifadeyi yalanladı ve “Sanmıyorum, çevresi de iyi bilir; koyu Atatürkçüdür” dedi. Peki, Tengioğlu ifadesinde ne söyledi? “Özgür Özel’in Cumhurbaşkanımıza ‘sana dünyayı dar ederim’ şeklindeki sözlerinden rahatsızlık duydum” dedi.

“Türkiye’de iç kaos planı devreye sokuldu” başlıklı köşe yazımda da belirttiğim gibi, ortalığı karıştırmak isteyenler yine boş durmadı, durmayacak da. Bu provokasyonların amacı çok açık: barış zeminini baltalamak, toplumda güvensizlik ve gerilim yaratmak.

Ha bir de şu var: Ailesini katletmiş bir adamın elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşabiliyor olması, adalet sisteminde yapılan onca güncellemenin ne kadar etkisiz kaldığını da gözler önüne seriyor.


Tüm bu karmaşanın gölgesinde, TBMM’de yaşanan bir an hafızalara kazındı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'te Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen anma törenine katıldı. Törende, Önder’in fotoğrafına bir süre baktı, sonra elini uzatıp sevgiyle dokundu.

Bu, sadece bir siyasi jest değildi. Bu, yıllarca farklı cephelerde durmuş iki insanın, ölümün eşitliğinde, insanlığın ortak paydasında buluşmasıydı. Bu dokunuş, bir anlamda geçmiş tüm sözlerin üzerine çizilen bir çizgi değil; tam tersine, “bu defteri barışla kapatalım” çağrısıydı.

Çünkü bu ülkede hâlâ herkesin bir araya gelebildiği o anlar var. Ve o anları çoğaltmak, artık yalnızca siyasetin değil; hepimizin görevi.

Ve bu süreci olumlu sonuçlandırmak için yalnızca MHP, DEM, CHP ya da AK Parti değil; artık 85 milyonun elini taşın altına koyması gerekiyor.

Çünkü barış, birkaç siyasi aktörün gündemi değil; hepimizin ortak geleceği.

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.