Kaç Çocuğun Daha Kurban ve Kâtil Olması Gerekiyor?

YAYINLAMA
26 Ekim 2025 09:20
GÜNCELLEME
15 Kasım 2025 15:43

4 Ekim 2024 (İstanbul): 19 yaşındaki câni Semih Çelik, önce İkbal Uzuner’i, aynı gün içerisinde birkaç saat sonra ise Ayşenur Halil’i vahşice öldürüp Fatih’teki tarihi Edirnekapı Surları’ndan atlayarak intihar etti.

8 Eylül 2025 (İzmir/Balçova): 16 yaşındaki katil Eren Bigül, polis karakoluna rastgele saldırdı ve iki polisi şehit etti. Sosyal medya incelemesinde IŞİD bağlantısı çıktı!

14 Ocak 2025 (İstanbul/Kadıköy): Hareketli bir sokak pazarında 15 yaşındaki Berkay Budak, 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’yi beşi kalbinden olmak üzere 14 kez bıçakladı.

Yetmedi; yere düşen Mattia, 16 yaşındaki Umutcan Baba tarafından tekmelenerek can verdi. Olayı izleyen 17 yaşındaki Ayberk Doğan ve 14 yaşındaki Kerim Özbağ ise hiçbir müdahalede bulunmadı.

Kurban çocuk, katil çocuk!
Acaba daha kaç çocuğu kurban vereceğiz?
Ya da daha kaç çocuğumuzun birer caniye, katile dönüştüğünü izlememiz gerekiyor?

Asıl suçlular kim?
Aileler mi?
Diziler mi?
İnternet oyunları mı?
Sosyal medya mı?
Artan akran zorbalığı mı?
Çocukların dinlediği “şarkı” adı altında edepsiz sözlerin, bol baslı ritimlerle servis edildiği müzikler mi?
Yoksa yetersiz yasalar mı?
Veya doğru uygulanmayan adalet sistemi mi?
Belki de tüm bunların birleşimi…

Sizleri toplumumuzu yıkan ve bozan tüm bu sorularla baş başa bırakayım. Çünkü bu konuda daha önceki köşe yazılarımda da tartışmıştım.
 
Gelelim 21 Ekim 2025’te Minguzzi cinayet davasında alınan karara:iki sanık çocuğa... Sanıklar 'kasten öldürme'den 24’er yıl hapis cezası aldı. Cinayet sırasında olay yerinde bulunup izleyen iki sanık ise beraat etti.
 
Maalesef emsal bir karar çıkmadı. Evet, kâğıt üzerinde 24 yıl ama süreli hapis cezalarında koşullu salıverme kural olarak belirli oranlarla işler. Kasten öldürmede bu oran üçte ikidir. 24 yılın en az 16 yılı kurumda geçer; denetimli safha da eklendiğinde fiilî yatış, iyi hâl şartıyla yaklaşık 15 yıla iner.
 
Yani anlayacağınız terazi yine eğri…

Gri Alan: Cezai sorumluluk-çocuk koruma rejimi

Terazinin eğrili sadece infaz süresi veya indirim oranı değil. Asıl sebep, cezai sorumluluk ile çocuk koruma rejiminin karıştığı gri alanın iyi anlaşılamaması.

Bunu nedeni de yasalarımızda bu alanların kör noktada bırakılması/gri alanın tam tanımlanmaması. Ankara’da siyasilerden gelen seslere bakılırsa bununla ilgili bir çalışma başlatıldı.  

Mevcut yasalar, 15–18 yaş aralığında “yaş indirimi”ni otomatik bir refleks hâline getiriyor. Oysa gerçek hayat, iki farklı tabloyu aynı sepete koyamayacağımızı gösteriyor:

Bir yanda gerçekten korunması gereken, yanlış yönlendirilmiş çocuklar;
diğer yanda ise yetişkinlerin planlayıp sahaya sürdüğü, çete aklının kalkanı hâline getirilmiş ‘yaşı küçük failler.’

Minguzzi dosyası bu ayrımın turnusol kâğıdıydı.

Evet, iki sanık mevcut yasaya göre cezalandırıldı, ama toplum vicdanında adalet duygusu oluşmadı.


 Diğer iki sanığın beraati ise yeni sorular doğurdu.

RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?

 - TÜİK 2024 verilerine göre, güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 612 bin 651 — bir önceki yıla göre %9,8 artış.
 - Adalet Bakanlığı 2025 verisi: Cezaevlerinde şu anda 4 bin 293 çocuk bulunuyor.
 - Suç türleri arasında yaralama %55, cinsel suçlar %10, göçmen kaçakçılığı %9 oranında.
 - Yeşilay’ın 2024 raporuna göre, çocukların %45,9’u internetle 7–10 yaş aralığında tanışıyor.
 - Uzmanlara göre sosyal medyada şiddet içerikli içeriklere maruz kalan çocukların “duygusal tepkisizleşme oranı” %37.

Yani tablo net: Suçun yaşı küçülüyor, suçu yöneten sistemler büyüyor.

YASALAR NEDEN YETMİYOR?

Çünkü sistem iyi niyetli “koruma ilkesiyle” yola çıkıp, farkında olmadan suça kalkan üretiyor.

Bugün 15 yaşındaki bir çocuk, “yaş küçüklüğü” bahanesiyle düşük ceza alıyor ama plan yapıyor, mesajlaşıyor, videoya çekiyor.

Yani bilinçli davranabiliyor.

Adalet, artık “kaç yaşında” olduğu üzerinden değil, “nasıl davrandığı” üzerinden şekillenmeli.

NE YAPMALI?
1. Yaş indirimi otomatik olmaktan çıkarılmalı.

2. Koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sıkılaştırılmalı.
3. Rehabilitasyon sistemi şeffaf olmalı.
4. Dijital farkındalık eğitimi zorunlu hale getirilmeli.
5. Yeni bir kategori: “suça yönlendirilmiş çocuk.”


Çocuklarımız artık yalnızca ekran karşısında değil, sokakta da kayboluyor.

Kimi zaman kurban, kimi zaman fail…

Ama her iki durumda da bizim eksikliğimizin ürünü.

Bu ülke, “yaş küçük diye” hafifletilen cinayetlerle daha kaç çocuğu toprağa verecek?

Adalet, ancak geri döndürülemez bir zararın ağırlığını gözettiğinde yeniden anlam kazanacak.

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.