Çıplaklık Özgürlük mü, Moda Zorbalığı mı?

YAYINLAMA
13 Aralık 2025 16:54
GÜNCELLEME
23 Aralık 2025 12:03

AVM’den Kazak Almaya Çalışırken Üzerine Düşündüklerim:

Geçen gün bir AVM’ye gittim. Amacım çok sade:

Kış için kazak almak.

Ne moda ikonu olma derdim var, ne influencer gibi poz verme hayalim.

Ama meğer ben kazak almaya değil, modayla hesaplaşmaya gidiyormuşum.

Raflardaki kazaklara baktım…

Kazakların yarısı crop, diğer yarısı ise yırtık, bir kısmı da benden daha kısa.

Dedim ki:

“Herhalde yanlış reyonda dolaşıyorum.”

Bir daha baktım:

“Herhalde yanlış mağzadayım”

Koskoca AVM’de döndüm dolandım.

En sonunda pes edip yurt dışından normal boyda bir kazak sipariş ettim.

Kazak geldiğinde şunu fark ettim:

Kazağın kendisinden çok, gümrük vergisi gelmiş.

Demem o ki…

Ben sadece üşümek istemiyordum.

Ama moda sektörü beni ‘ne kadar üşürsen, ne kadar çıplaksan o kadar güzelsin’ fikrine zorla ikna etmeye çalışıyor.

Hanımlar, bu bir özgürlük değil!

Bu bir dayatma.

**

Açık Giyinmek mi? Tamam. Ama Dayatılan Çıplaklık Başka Bir Şey

Ben kapalı biri değilim.

Ama aşırı açık da giyinmem.

Zarif, ölçülü, edepli bir tarzı seviyorum çünkü beni güçlü ve iyi hissettiren şey bu.

Fakat bugün mağazalara girdiğimde şu gerçekle karşılaşıyorum:

Normal boy kazak yok.

Diz boyu etek yok.

Kış günü şortlar bile “popo dekolteli”.

2-6 yaş aralığındaki kız çocukları için bile “mini crop çocuk kombini” yapmışlar.

Ben özgürüm diye kasıtlı olarak çıplak giyinenlere laf etmiyorum.

Kimseye de “açık giyinme” demiyorum.

Ama şunu diyorum:

Beni de çıplak giyinmeye zorlamayın.

Moda sektörünün dayattığı beden teşhirciliği, “özgürlük” kisvesi altında bize tek tip bir görünüm satıyor:

Daha kısa

Daha açık

Daha dar

Daha çok beden gösteren

Ve en acısı…

Bu zorbalık artık bebek ve çocuk reyonuna bile sıçramış durumda.

***

Asıl Tehlike: Çocukların Erken Yaşta Kadınsallaştırılması

3 yaşındaki yeğenime bakmak için çocuk reyonuna girdim.

Karşılaştığım manzara:

-“Yetişkin kadın” stili mini etek ve şortlar

-Yine yetişkin crop üstler

-Parıltılı, “yetişkin kadın” stili ayakkabılar

Şunu düşündüm:

“Biz çocuklarımızı neden yetişkinleşmeye zorluyoruz?”

Çocuk dediğin renkli giyinir, geniş giyinir, rahat giyinir.

Şimdi bakıyorum:

Modanın dayattığı beden algısı, çocuklara bile:

“Vücudunu gösterirsen değerlisin”

mesajı veriyor.

Bu, toplumun çöküş hikâyesi olur.

Benim itirazım açıklığa değil;

çocuğa cinsellik ve yetişkinlik yükleyen bu yeni piyasa kültürüne.

***

Tarih Boyunca Açık Giyinen Kadın Vardı — Ama Bir “Edep” Vardı

Eskiden kadınlar açık giyinmez miydi?

Elbette giyinirdi.

Osmanlı’da ferace giyen de vardı, dekolte kaftan giyen de.

Cumhuriyet balolarına bakın:

Son derece modern kıyafetler.

Ama hiçbirinde “çıplaklık” yok.

Hepsi zarafet odaklı, ölçülü, estetik bir açıklık.

Bugün ise mesele açıklık değil:

Aşırılık.

Zarafet değil:

Teşhir.

Moda sektörü bedenleri özgürleştirmiyor;

ticarileştiriyor.

***

Peki Çıplaklık Özgürlük mü?

Evet, ama tek taraflı değil.

Bir insan “Ben çıplak gezmekte özgürüm” diyebilir.

Peki ben de şunu diyebilir miyim?

“Ben senin çıplaklığını görmek zorunda değilim.”

veya bir anne şunu diyebilir:

“Benim çocuklarım senin çıplaklığını görmek zorunda değil”

İşte burada çatışma başlıyor.

Toplumsal hayat bir ortak alan olduğu için özgürlük tek yönlü olamaz.

Ben özgürüm diye:

– İstediğimi dövemem,

– İstediğimi öldüremem,

– İstediğim yere izinsiz giremem.

Neden?

Çünkü başkasının özgürlüğü benimkiyle çarpışınca sınır oluşur.

Aynı şekilde:

Sen istediğin gibi giyinirsin,

Ben de kendi mahremiyet alanımı korumakta özgürüm.

Özgürlük bir haktır;

sorumluluk ise o hakkın sınırıdır.

***

Gerçek Soru: Çıplaklık Özgürlük mü? Yoksa Moda Zorbalığı mı?

Ben şöyle düşünüyorum:

Çıplaklık özgürlük değildir;

özgürlük, kimsenin bedenine ve tercihine zorla karışmayan zarafettir.

Ve belki de en önemlisi:

Özgürlük, üzerimize ne giyeceğimizi belirleme hakkımızdır — birilerinin üzerimize neyi giydirmeye çalıştığı değil.

Bugün yaşadığımız şey özgürlük değil…

Piyasanın tasarladığı bir görünümün topluma dayatılması.

Moda sektörünün “özgürlük” diye sattığı şey aslında:

Tek tip, aşırı cinselleştirilmiş bir beden standardı.

***

Özgürlük Çıplaklıkta Değil; Çıplaklığı Dayatmamakta

İşte bu yüzden…

Özgürlük,

“İstediğim kadar açılırım!” demek değildir.

Özgürlük:

Bedenin serbestliği değil; serbestliğin NEZAKETİDİR.

Edep, ölçü, zarafet…

Tüm bunlar baskı değil;

toplumsal alanın ortak konfor dilidir.

Ve unutmayalım:

**Semboller değişir, moda değişir — ama özgürlüğün hakikati değişmez:

Kimse kimsenin bedenini yönetemez.**

İster kumaşla,

ister çıplaklıkla,

ister modayla…

Peki Bu Moda Dayatmasına Karşı Ne Yapabiliriz?

Açık giyinmek isteyen giyinir; istemeyen de kendi tarzını korur. Asıl mesele, kimsenin kimseyi belirli bir görüntüye mecbur bırakmaması. Tüketici olarak elimizde düşündüğümüzden daha güçlü bir araç var: seçmeme hakkı. Bir ürün bize uygun değilse, kültürümüze tersse, bedenimizi huzursuz ediyorsa almamak zaten başlı başına bir duruştur. Trendler, onları satın almadığımız anda biter; tüketicinin sessiz tercihi modanın en yüksek sesidir.

Yorumlar (1 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Neslihan Atlıhan 1 gün önce Tebrikler Cerencim. Harika 🤩 Çok muhim noktaları dile getirmişsin