Deli ile veli arasındaki fark tek harftir

YAYINLAMA
21 Mart 2025 13:12
GÜNCELLEME
21 Mart 2025 13:15

Kimi zaman insanın aklına tuhaf bir soru düşer: Delilik ile velilik arasındaki sınır nerede başlar, nerede biter? Kim gerçekten akıllıdır ve kim, aslında sadece başka bir boyutta var oluyordur? Belki de biz, gerçeklikle bağını koparmış birer velinin, aklın sınırlarını zorlayan gölgeleriyiz.

Görünenin ötesini görebilmek

Deli, görünmeyeni görendir. Sokaklarda kendi kendine konuşan, olmayan varlıklarla pazarlık eden o adamın, belki de gerçekten konuştuğuna ne dersiniz? Veli ise, aynı gerçeği başka bir şekilde anlatandır. Sözleri hikmetle doludur; ona inanılır, peşinden gidilir. Ama ikisi de aynı perdeden bakar dünyaya: Görünenin ötesine.

Tek bir harfin kaderi belirlemesi

Bir harf... Tek bir harf kaderi belirler. Deli ile veli arasındaki fark, kimin anlattığınıza bağlıdır. Birinin sözleri taşlanır, diğeri ermiş ilan edilir. Deliyi zincire vururlar, velinin elini öperler. Oysa her ikisi de aynı hakikati fısıldamaktadır, sadece biri zamanın yanlış tarafında durmaktadır.

Zamanın yargısı ve gerçekliğin değişkenliği

Belki de en büyük trajedi budur: Akıl ve çılgınlık arasındaki mesafe, yalnızca onu izleyen gözlerin yargısına bağlıdır. Zamanın bir noktasında deli olan, başka bir zamanda veli olabilir mi? Ya da biz, delilikle veliliğin ortasında, o ince çizginin üzerinde cambaz gibi yürüyenlerden miyiz?

Algılar ve kabullenişler

Görmek, bilmek, hissetmek... Bazen fazlasıyla yük olur insan aklına. Ne deliye ne veliye dönüşebilenlerin kaderi, arada sıkışıp kalmaktır. Belki de en büyük delilik, gözlerimizin önündeki perdeyi kaldırıp hakikati görmek istemektir.

Tarihin unuttuğu ruhlar

Zamanın unuttuğu, tarih boyunca sürgün edilmiş, yanlış çağda doğmuş ruhlar... İçlerinden biri deli, diğeri veli olarak anılmış. Ama gerçek şu ki, aynı sırrı fısıldamışlardı: İnsan, varoluşun çeperinde titrek bir ışık gibidir. Onun anlamını çözmeye çalışırken yanan, ya deli olur ya da veli.

Tarihteki 'deli' ve 'veli'ler

Bütün büyük düşünürler, peygamberler, sanatçılar, filozoflar... İlk duyulduklarında deli addedildiler. Gördükleri şey, başkalarının kavrayışından öteydi. Galileo'ya deli dediler, sonra dünya yuvarlak kabul edildi. Van Gogh’a deli dediler, şimdi tabloları servet değerinde. Mevlana’ya veli dediler, dansında delilik vardı. Nietzsche'ye deli dediler, ama bugünün düşünce dünyasını şekillendirdi.

Geleceğin delileri ve velileri

Peki ya günümüzün delileri? Belki de asıl akıllılar onlar. Sistemden kopmuş, algının sınırlarını aşmış, rasyonelin ötesine geçen zihinler. Kim bilir, belki de geleceğin velileri onlar olacak.

Hangi taraftasın?

Sonuçta deli ve veli arasındaki fark, sadece bir harf değil. Aynı hikayenin iki farklı anlatımı. O halde sorayım: Hakikati görebilmek için gerçekten deli mi olmak gerekir?

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.