Gözlerini açtığında bir şeylerin yanlış olduğunu anlarsın. Oda tanıdık değildir. Yastığın kokusu başka. Tavanın çatlağı bile sana ait değil.
Ama asıl tuhaflık içeridedir. İç sesin yabancılaşmıştır. Düşüncelerin başkasının cümleleri gibi gelir. Ellerin… senin gibi tutmaz kalemi. Aynaya uzanırsın. Ve orada duran kişi, senin yüzünü taşımıyor gibidir.
Bir yabancının uykusunda uyanmak, sadece bir düş değil bazen hayatın kendisidir.
İçinde yaşadığın beden, senin mi?
Bazı sabahlar vardır, kalkarsın ama hareketlerin otomatikleşmiştir. Gülümsersin ama his yoktur. Konuşursun ama söylediklerin başkasının ağzından dökülür gibi.
Belki de yıllar boyunca başkalarının beklentilerine göre şekillenmişsindir. Belki de sen hiç olmadın hep bir başkasının hayal ettiği kişi oldun.
Ve şimdi, o yabancının rüyasında sıkışıp kalmışsın. Kendi uykunu bile kaybetmiş gibisin.
Rüya değil, bir başkasının gerçeği…
Dışarı çıktığında yüzler sana tanıdık gibi bakar. Ama sen onları hatırlamazsın. Biri sana adınla seslenir ama o isim sana ait gibi gelmez.
Bu bir beden kayması değil, ruhun eksikliği gibidir. Bir yanlışlık olmuş gibi. Sanki varoluş sırasını karıştırmışsın.
Sen bir başkasının hayatını yaşamaya mahkum edilmişsin. Ve o kişi kimdi bilmiyorsun. Belki artık o da senin hayatını yaşıyordur.
Kişilik değil, bilinç sürgünü…
Bazıları buna dissosiyasyon der. Bazıları travma. Ama sen bunu bir tür “varlık sürgünü” olarak hissedersin. Artık senin olmayan bir bilince sürülmüşsündür.
Düşünceler tanıdık gelmez. Duygular da. Sevinç, keder, korku… Hepsi senin üzerinden akıp gider ama sana dokunmaz.
Sen, içinden çıktığın uykuyu hâlâ ararsın. Ama dönemezsin. Çünkü uyandığın yer artık senin olmayan bir dünyadır.
Sonsuz bir sabahın laneti
Bir yabancının uykusunda uyanmak, sabahı olmayan bir gecedir. Ne tam uyanırsın, ne de tekrar uyuyabilirsin.
O boşlukta asılı kalırsın. Her gün yaşanır ama hiçbir gün sana ait değildir.
Ve içinden sadece şu cümle geçer: “Ben kimdim… ve neredeydim?”
Ama o soruya cevap verilmez. Çünkü seslendiğin kişi artık başka bir uykudadır. Belki çoktan senin yerini almıştır. Ve sen gölgede kalan bir yankıya dönüşmüşsündür.