Biz sizi tanıdıkça, siz kendinizi unutuyorsunuz!
Sabah gözünüzü açtınız, eliniz ilk olarak telefona gitti. Uyanır uyanmaz ekranınızda sizi karşılayan ilk reklam, dün akşam arkadaşınızla konuştuğunuz o spor ayakkabıyla ilgili. Tanıdık geldi mi?
Bu bir rastlantı değil. Hatta artık “rutin” sayılıyor.
Kişiselleştirilmiş reklamcılık, dijital çağın en parıltılı görünen ama en çok tartışılan araçlarından biri. Öyle ki bazen insan, kendi hayatı üzerinde hâkimiyetini kaybedip algoritmalara teslim olmuş gibi hissediyor. Bir kullanıcı şöyle demişti:
“Reklamlar artık bana ben olduğumu hatırlatmıyor. Benden önce davranıp ben olmaya çalışıyorlar.”
Gelin, o hepimizin göz göze geldiği reklam afişlerinin ardındaki sistemleri birlikte sorgulayalım.
*
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ REKLAM NEDİR?
Her kullanıcı, dijital dünyada bir veri izi bırakır. Tarayıcı geçmişi, uygulama kullanımı, konum bilgisi, arkadaş listesi, hatta mikrofon kaydı... Bunların hepsi birer sinyal olarak değerlendirilir ve reklamcılık dünyasında “senin ilgi alanların” olarak geri döner.
- Netflix, izlediğiniz türlere göre aynı diziye farklı kapaklar gösterir. Korku sevene karanlık, aşk sevene duygusal versiyon.
- Instagram, “Bu gönderi Ahmet’in beğenilerine göre önerildi” diyerek sosyal çevrenizi içerik filtrelemesinde kullanır.
Algoritmalar sizi dinler. Daha doğrusu izler, ölçer, analiz eder… Ve ardından konuşur. Ama sizin yerinize.
*
SINIRLARI ZORLAYAN 3 TEHLİKE
Mahremiyet İhlali
- “Telefonum beni dinliyor mu?” sorusu artık şehir efsanesi değil, akademik tartışma konusu.
- Google ve Facebook gibi şirketlerin, pasif dinlemeyle sesli konuşmalardan veri çıkardığı iddiaları ciddi şekilde gündeme geldi.
- Facebook’un ruhsal durum analizi yaparak depresif kullanıcılara antidepresan reklamı gösterdiği iddiaları büyük tartışma yaratmıştı.
Filtre Balonları
- Sadece ilgilendiğiniz, hoşunuza gidecek içerikler gösteriliyor. Bu da zamanla sizi kendi doğrularınızın fanusuna hapsediyor.
- Farklı sesleri duyamamak, empatiyi ve toplumsal farkındalığı öldürüyor.
Manipülasyon
- “Sadece sana özel indirim” cümlesi gerçekten özel mi, yoksa binlerce kişiye gönderilen kitlesel yönlendirme mi?
- Fiyatların kişiye özel değiştiği “dinamik fiyatlandırma” sistemiyle, kimin ne kadar ödeyeceği artık verilerine göre belirleniyor.
*
TÜRKİYE’DEN ÇARPICI ÖRNEKLER
- Trendyol, kullanıcıların maaş günlerine denk gelecek şekilde “büyük indirim” kampanyaları düzenliyor. Şirket, alışveriş davranışlarını analiz ederek kampanya tarihlerini bu doğrultuda planlıyor.
- Yemeksepeti, gece 23.00 sonrası kullanıcılarına daha yağlı, kalorisi yüksek yiyeceklerin reklamlarını öne çıkarıyor. Kullanım saati ve geçmiş siparişlere göre önerilen içerikler değişiyor.
- Hepsiburada ve benzeri platformlar, dini bayramlar veya özel günlerde, belirli demografik kitlelere özel kampanyalar düzenleyerek duygusal bağ kurmaya çalışıyor.
Bu örnekler, kişisel verilerin sadece teknik değil, kültürel ve psikolojik alışkanlıklar üzerinden de hedeflenebildiğini gösteriyor.
KENDİNİZİ NASIL KORURSUNUZ?
1-Tarayıcı Ayarları: Chrome ve Firefox gibi tarayıcılarda “Üçüncü taraf çerezleri engelle” seçeneğini aktifleştirin.
2-Reklam Tercihleri: Google hesabınız üzerinden “Reklam kişiselleştirme” ayarlarını kapatabilirsiniz.
3-VPN Kullanımı: Konum ve IP temelli reklam hedeflemelerini aşmak için VPN uygulamaları kullanın.
4-Uygulama İzinleri: Telefon ayarlarından uygulamaların mikrofon, kamera ve konum erişimlerini düzenli olarak kontrol edin.
*
VERİNİZ PETROL DEĞİLDİR, ÇALINAMAZ!
Kişiselleştirme, dijital hayatı kolaylaştırabilir. Ama kontrolsüz yapıldığında, özgürlüğünüzü çalabilir.
Unutmayın: Eğer bir hizmet ücretsizse, ürün sizsiniz.
*
OKUYUCUYA SORU:
Bugün gördüğünüz bir reklamı siz mi seçtiniz, yoksa seçildiniz mi?
*
TEST:
Google’a “Hamile miyim?” yazın.
1 hafta sonra reklamlarınızın değişip değişmediğini kontrol edin.
Ne kadar izlendiğinizi kendi gözlerinizle görün!