Trumpizm Zirvesi ve 12 Günlük Gölge Savaş

YAYINLAMA
25 Haziran 2025 23:40
GÜNCELLEME
29 Haziran 2025 23:46

1. PERDE: Gece Yarısı Çekici Operasyonu
22 Haziran 2025 sabahı, ABD’ye ait B-2 bombardıman uçakları İran’daki nükleer tesisleri hedef aldı. Fordo, Natanz ve İsfahan bombalandı. Donald Trump bu operasyonu “Gece Yarısı Çekici” olarak adlandırdı. Operasyon, Trump’ın kendisini seçim öncesi “kararlı ve güçlü lider” olarak yeniden konumlama çabasının bir parçasıydı.

Ancak işler planlandığı gibi gitmedi.

2. PERDE: İran’ın Şaşırtan Misillemesi
Trump yönetimi İran’ın sessiz kalacağını varsaydı. Fakat beklenmedik şekilde Katar’daki El Udeid Hava Üssü İran tarafından hedef alındı. Bu, Pentagon için şok edici bir eşikti. Sosyal medyada #YeniVietnam etiketi gündem oldu. ABD’nin “dokunulmazlığı” mitine ağır bir darbe vurulmuştu.

Trump’ın hem Evangelist hem Siyonist lobinin baskısı altındaydı. Ama aynı zamanda bir kukla gibi görünmek de istemiyordu. Savaş karşıtı Amerikan kamuoyunun tepkisiyle karşılaşınca “tam kapsamlı ateşkes” ilan etti. Ancak ateşkesin ardından İsrail’in tekrar İran hedeflerini vurması, Trump’ı çileden çıkardı. Kameralar karşısında şu ifadeyi kullandı:
 “O kadar uzun süredir ve o kadar şiddetli çatışıyorlar ki ne b*k yediklerini bilmiyorlar!”

3. PERDE: Trumpizm Zirvesi ve Kukla Krizi
Zirve öncesi yaşanan kriz, Trump’ın liderlik anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi. NATO Zirvesi’nin takvimi, Trump’ın kişisel “yorgunluk” gerekçesiyle yeniden düzenlendi. Toplantı bir güne sıkıştırıldı, liderler Trump’ın temposuna ayak uydurmak zorunda kaldı. NATO Genel Sekreteri’nin toplantı boyunca Trump’ı öven açıklamaları, zirvenin “Trumpizm Töreni”ne dönüştürdü.

Avrupa liderleri bu durumdan rahatsızdı. Almanya ve Fransa, Trump’ın tek taraflı ve gösterişe dayalı dış politikasına mesafeli durdu. Resmi açıklamalardan kaçınılsa da kulislerde, ABD’nin Ortadoğu’daki tutumunun sürdürülemez olduğuna dair yorumlar yayılmaya başladı.

İsrail ise sessiz kalmayı tercih etti. El Udeid saldırısından sonra herhangi bir açıklama yapmayan Tel Aviv, Trump’ın prestijine gölge düşürmemek için perde arkasında kalmayı seçti. Bu tavır, Netanyahu’nun Trump’a olan diplomatik bağımlılığını gözler önüne serdi.

**

KİMİN KAZANDIĞI BELLİ Mİ?
İran nükleer tesislerinde zarar görse de El Udeid misillemesiyle psikolojik üstünlük sağladı.
 Trump, tabanına güçlü lider imajı sundu ama anketlerde düşüş yaşadı.
 İsrail, Trump’a mahkûm hale gelirken itibarını sarsan bir ortaklık görüntüsü verdi.

Trump, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi ama bu, diplomatik prestijini kurtaramadı. ABD artık “savaşı başlatan ama yön veremeyen bir süper güç” algısıyla anılıyor.

STRATEJİ DEĞİL, İÇGÜDÜ
Bu kriz, Trump’ın “sert gir, ses getir, sonra pazarlığı kazan” taktiğinin ilk kez boşa çıktığı bir örnek olarak kayda geçti. Evangelistlerin “manevi oğlu” olmak isteyen Trump’a İran, çok net bir mesaj verdi:
“Sen bir piyonsun.”

Trump’ın “onaylanma açlığı” ve Netanyahu’nun krizleri Trump üzerinden çözme arzusu, iki lideri birbirine bağlarken; Orta Doğu’daki sivil halk bir kez daha kaybeden taraf oldu.

Bu 12 günlük gölge savaşın sonunda ne gerçek bir barış geldi ne de kalıcı bir kazanan. Ama tarihe, ABD’nin gücünün sınırlarını hatırlatan bir ibret vesikası olarak geçti.

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.