Okulun kapısından içeri giren bir çocuk… Elinde defterleri, omzunda çantası, içinde ise karışık duygular. Belki heyecanlı, belki de karnında bir düğümle adım atıyor sınıfına. Çünkü onun için okul, sadece derslerin işlendiği bir yer değil. Aynı zamanda küçük savaşların, göz göze gelmekten kaçındığı bakışların, alaycı fısıltıların, dışlanmanın ve bazen de can yakan kahkahaların mekânı.
Akran zorbalığı, bir çocuğun başka bir çocuğa kasıtlı olarak zarar vermesi ya da onu psikolojik olarak baskı altına almasıdır. Bu; dövmek, itmek gibi fiziksel davranışlar olabileceği gibi, dalga geçmek, dışlamak, tehdit etmek ya da sosyal medyada rencide etmek gibi dolaylı yollarla da yapılabilir. Çoğu zaman “çocukça” diye hafife alınan bu davranışlar, aslında çok ciddi travmalara yol açabilir.
Zorbalığın Psikolojik Etkileri
Zorbalığa uğrayan çocuklar, genellikle içine kapanır, kendine güvenini kaybeder ve hatta okuldan soğuyabilir. Uzun vadede ise depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, sosyal fobi gibi sorunlar gelişebilir. Daha da kötüsü, bazı çocuklar bu acıyla başa çıkamadığında intiharı bir çıkış yolu olarak görebilir. Bu sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur.
Zorbalık yapan çocuklar da aslında bir yardım çığlığı atıyor olabilir. Bu çocuklar çoğu zaman sevgi ve ilgi eksikliği yaşıyor, saldırgan davranışlarla dikkat çekmeye çalışıyor ya da evde gördüğü şiddeti dışa vuruyor olabilir. Bu nedenle sadece mağdura değil, zorbalık yapan çocuğa da anlayış ve doğru rehberlik sunmak şart.
Göz Yuman da Sorumludur
Akran zorbalığına tanık olan diğer çocuklar da bu döngünün bir parçasıdır. Sessiz kalmak, aslında dolaylı yoldan zorbalığı onaylamaktır. Oysa çocuklara küçük yaşlardan itibaren empati ve müdahale bilinci kazandırılmalı. “Hayır, bu doğru değil” diyebilme cesaretini göstermek bile bir arkadaşın hayatını değiştirebilir.
En Kritik Dayanaklar
Ailelerin çocuklarıyla açık bir iletişim kurması, onları yargılamadan dinlemesi çok önemlidir. “Ne oldu yine?”, “Sen de bir şey yapmışsındır!” gibi cümleler yerine, “Sana böyle hissettiren ne oldu?”, “Yanındayım” demek bir çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar.
Okullarda ise rehberlik servisleri daha aktif olmalı, öğretmenler bu konuda eğitilmeli, çocukların duygusal gelişimini destekleyen etkinlikler yapılmalı. Akran zorbalığıyla ilgili atölyeler, drama çalışmaları, öğrenci dayanışma grupları gibi uygulamalar, bu sorunu görünür ve çözülebilir hale getirebilir.
Zorbalığın Yeni Yüzü
Sosyal medya ve dijital platformlar, çocuklar için hem bir sosyalleşme alanı hem de potansiyel bir tehlike hâline geldi. Siber zorbalık, mesajlarla tehdit etme, özel fotoğrafları paylaşma, alaycı paylaşımlar yapma gibi şekillerde gerçekleşiyor. Ebeveynlerin çocuklarının dijital dünyadaki varlıklarını takip etmesi, onlara dijital etik konularında rehberlik etmesi artık hayati bir ihtiyaç.
Her Çocuk Güvende Hissetmeyi Hak Eder
Akran zorbalığı, görmezden gelindikçe büyüyen bir sorundur. Oysa ki çocuklarımıza sevgi, anlayış ve güven ortamı sunduğumuzda, onların birbirine zarar vermek yerine destek olmalarını sağlayabiliriz.
Her çocuk, kendi gibi olabildiği, farklılıklarının kabul gördüğü, güvende hissettiği bir dünyayı hak eder. Bu dünyayı birlikte inşa etmeliyiz. Unutmayalım Bir çocuğun sessiz çığlığı, bir toplumun vicdanında yankılanır.