Türkiye, son haftalarda peş peşe gelen tahliye, af ve yargı kararlarıyla siyasi tansiyonu yükselten bir sürecin ortasında.
PKK hükümlüsünden Sivas Madımak Katliamı sanığına, FETÖ mahkûmundan örgüt yöneticilerine uzanan isimler…
Bir yanda “hukukun gereği” denilen açıklamalar, diğer yanda “siyasi mühendislik” iddiaları…
Peki bu adımlar, “Terörsüz Türkiye” söylemiyle paralel yürüyen yeni bir stratejinin parçası mı, yoksa yargının siyasallaşmasının yeni bir evresi mi?
Bu yazı, bu sorunun peşinden gidiyor.
ZAMANLAMA TUHAFLIĞI: TESADÜF MÜ, PLAN MI?
- 25 Temmuz 2025 – Veysi Aktaş (İmralı’daki PKK hükümlüsü) 30 yılını doldurup tahliye edildi. Adalet Bakanlığı, kararın tamamen yasal prosedür çerçevesinde olduğunu açıkladı. Ancak kamuoyunda, kararın zamanlaması sorgulandı. Her ne kadar Aktaş’ın tahliyesi yasal sürece dayansa da erteleme kararları ve zamanlama, insana “siyasi sembolizm içeriyor olabilir” dedirtiyor.
- 31 Temmuz 2025 – Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında mal varlığı dondurulan beş kişinin tedbiri kaldırıldı. Gerekçede, “terörün finansmanı” suçuna dair makul şüphelerin ortadan kalktığı belirtildi. Tedbir kaldırılan isimler: Mustafa Şahin, Suphi Hamida, Nevin Hamida, İhsan Baran, Metin Avut.
- Bu iki kritik tarihten önce – PKK’nın silah bıraktığı sembolik tören yapıldı birkaç gün sonra İBB soruşturmasında Aziz İhsan Aktaş’ın etkin pişmanlıktan faydalandı. Bu olayların ardından 25 ve 31Temmuz’da gerçekleşen olaylar, “senkronize siyasi hamle” yorumlarını tetikledi.
ERDOĞAN’IN AFFETTİĞİ 9 MAHKÛM: MESAJ MI, HUKUKİ ZORUNLULUK MU?
Anayasa’nın 104. maddesine dayanılarak sağlık, yaşlılık veya sakatlık gerekçesiyle affedilen 9 mahkûm arasında:
- 15 Temmuz 2016'da İBB’de Sivil Savunma Sekreteri olarak görev yapan FETÖ hükümlüsü Mehmet Tunç
- Sivas Madımak Katliamı sanığı Adem Kozu
- Ağırlaştırılmış müebbet, kasten öldürme, örgüt kurma, uyuşturucu ticareti suçlarından hüküm giymiş kişiler var.
Bazı yorumlara göre bu kararlar, ilerleyen dönemde “kanlı eyleme karışmamış PKK üyelerinin topluma kazandırılması” sürecine toplumsal psikolojiyi hazırlamak için atılmış adımlar. Elbette bu kritik süreçte toplumun nabzını iyi ölçmek psikolojisini iyi yönetmek gerekir. Yani ilerleyen süreçlerde “Daha önce de benzer aflar yaptık, bu da onların devamı.” denebilir. Muhalefet ise “Terör ve ağır suçlarda af, adalet sistemini sorgulatıyor." eleştirisi getirdi.
Maalesef, Türkiye'nin yargı tarihi "siyasi angajmanlarla” dolu. Doğal olarak da bu tarz kararlar her zaman "hukuki mi, yoksa siyasi mi?" sorusunu besliyor.
TARÖRSÜZ TÜRKİYE KOMİSYONU
- 51 üyeli komisyon, terörün tamamen ortadan kaldırılması için öneriler geliştirmeyi hedefliyor.
- İçişleri, MİT ve Milli Savunma brifing verdi; tutanaklar 10 yıl saklanacak.
- Bazı siyasal gözlemciler, tahliye ve af kararlarını bu komisyonun “psikolojik altyapı hazırlığı” olarak okuyor.
MEDYADA YANLIŞ BİLGİLER
- Veysi Aktaş’ın siyasetçi Aziz İhsan Aktaş’ın “kuzeni” olduğu iddiası avukatlarca yalanlandı.
- Bu olay, doğrulanmamış bilgilerin hem kamuoyunu yanlış yönlendirebileceğini hem de siyasi tartışmalarda araçsallaştırılabileceğini gösterdi.
SİYASİ TEPKİLER VE MEDYA ANALİZLERİ
İktidar Yanlısı Yaklaşım
- Birçok ana akım kaynaklar: Tahliyeler ve aflar hukuki prosedüre uygun, ayrıcalık söz konusu değil. Anayasa’nın 104. maddesi çerçevesinde verilen af yetkisi meşru.
Muhalefet Yanlısı Yaklaşım
- Independent Türkçe (DEM Parti cephesi): Bu kararlar siyasi anlam yüklü; cezaevlerindeki dengelerle oynayan, çözüm sürecini çağrıştıran hamleler.
- CHP, İYİ Parti gibi diğer muhalefet partiler, Madımak ve FETÖ dosyalarının af kapsamına girmesini “kamu vicdanında onarılmaz yaralar” olarak değerlendiriyor.
Bana göre; Türkiye’de hem iktidar hem muhalefet, hem geçmişte hem günümüzde davaları siyasallaştırdığı için toplum her iki taraftan da şüphe duyuyor. Bu da yargıya olan güven sorununu derinleştiriyor.
AYŞE BARIM MESELESİ
- Sağlık durumu ciddi ise, hukukun vicdani ,liyakatli ve adil karar vermesi gerekir.
- Eğer sürece bağlantılı bir davada yer alırsa, bu tartışmalara yeni bir boyut eklenebilir.
STRATEJİ Mİ, SİYASALLAŞMA MI?
Peş peşe gelen tahliyeler, aflar, tedbir kaldırma kararları ve Meclis’teki “Terörsüz Türkiye” çalışmaları…
Bunlar bir araya geldiğinde ya terörle mücadelede yeni bir strateji başlıyor ya da yargının siyasallaşmasının yeni bir evresine tanıklık ediyoruz.
Türkiye, terörle mücadelede yeni bir stratejiye mi hazırlanıyor,
yoksa bu adımlar geçmişin yaralarını sarmaktan çok yeni kırgınlıklara mı kapı aralıyor?
Cevap, önümüzdeki günlerde atılacak adımlarda gizli…