Unutulan Mektuplar: Kağıda Dökülen Duyguların Sessizliği

YAYINLAMA
18 Ağustos 2025 16:32
GÜNCELLEME
18 Ağustos 2025 16:34

Bir zamanlar insanlar, duygularını en saf haliyle kâğıda dökerdi. Mektuplar sadece birkaç satır yazı değil, aynı zamanda kalpten çıkan kelimelerin, sabırla seçilmiş cümlelerin, kimi zaman gözyaşının, kimi zaman kahkahanın izi olurdu. Posta kutusunda bir zarf görmek, heyecanla açıp satır satır okumak bambaşka bir mutluluktu.

Bugünse mektuplar, çekmecelerin dibinde unutulmuş ya da sararmış sayfaların arasında gizlenmiş durumda. Onların yerini hızla atılan mesajlar, saniyeler içinde gönderilen emojiler aldı. Evet, teknolojinin hızını kimse yadsıyamaz; ama hızın bedeli, duyguların derinliğinden çalmak oldu. Bir “nasılsın?” cümlesi, mektupta bekleyişle büyüyen bir anlam taşırken, şimdi ekrana düşen tek satırlık bir bildirim kadar kısa ömürlü.

Oysa mektup yazmak bir törendi: kalemi eline almak, kâğıdı seçmek, kelimeleri yavaş yavaş örmek… Mektup yazanın ruhundan bir parça, satır aralarına sinerdi. Bu yüzden eski bir mektup okuduğumuzda, sadece kelimeleri değil; o dönemin havasını, mektubu yazanın heyecanını, hatta kokusunu bile hissederiz.

Belki de mektuplar bize şunu hatırlatıyor: İnsan ilişkilerinde en değerli olan şey hız değil, özen. Bugün birine oturup bir mektup yazsak, belki şaşırır; ama aynı zamanda yıllar sonra hatırlayacağı bir iz bırakırız. Çünkü kâğıda yazılan, ekranlara düşen satırlardan çok daha kalıcıdır.

Unutulan mektuplar aslında kaybolmadı. Onlar, çekmecelerde, sandıklarda, kitap aralarında hâlâ sessizce bekliyor. Belki de sadece yeniden hatırlanmaya, yeniden yazılmaya ihtiyaçları var.

Bugün eline bir kalem ve kâğıt al, aklına ilk gelen kişiye birkaç satır yaz. Emin ol, bu küçük çaba hem senin hem de onun kalbinde uzun yıllar yaşayacak bir iz bırakacak.

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.