Fark ettiniz mi bilmiyorum ama bence kesin ettiniz:
Toplumda tuhaf bir alışkanlık var.
Bir şey yaparız, söz söyleriz, gözümüzle görür, kulağımızla duyarız. Ama işin sorumluluğunu almaya gelince hep aynı cümlelerle karşılaşırız:
“Ben öyle yapmadım.”
“Sen yanlış anlamışsındır.”
“Öyle bir şey hiç olmadı ki…”
Sanki hepimiz körüz.
Sanki hepimiz sağırız.
Sanki karşımızdaki insan gözümüzün içine baka baka bizi aptal yerine koyabilir. Bu durum, psikolojide gaslighting (algı manipülasyonu) olarak biliniyor.
İş yerinde: Yönetici sesini yükseltir, saygısızca davranır. Ertesi gün “Ben öyle bir şey söylemedim.” der.
Arkadaş ortamında: Biri laf sokar, sonra “Şaka yaptım, yanlış anladın.” diye sıyrılır.
Ailede: Sert bir söz söylenir, ardından “Öyle demek istemedim.” bahanesi gelir.
Bu küçük gibi görünen oyun aslında kocaman bir kültürün parçası. Bizde sorumluluk almak yerine inkâr etmek yaygın bir alışkanlık.
Sorumluluktan kaçıyoruz. Özür dilemek yerine inkâr etmek daha kolay geliyor.
Üstünlük kuruyoruz. Karşımızdakini küçümseyerek kendimizi akıllı sanıyoruz.
Manipülasyon yapıyoruz. İnsanların algısıyla oynayıp kontrol etmeye çalışıyoruz.
Ama ironik olan şu: Aptal yerine koymaya çalıştığımız her insan aslında bizi daha net görüyor. Biz kaçtıkça güven kayboluyor, ilişkiler çürüyor.
Bugün sokakta, medyada, siyasette de aynı tavrı görmüyor muyuz?
Yanlış ortada ama inkâr daha yüksek sesle geliyor.
Gerçek apaçık ama “Öyle olmadı.” cümlesi daha baskın çıkıyor.
Ve biz, koca bir toplum olarak aptal yerine konmaktan yoruluyoruz.
Sonuç: Büyük bir güven bunalımı. Kimse kimsenin sözüne inanmaz oldu. Çünkü herkes bir noktada bu oyunun kurbanı oldu.
Belki de en doğru davranış şudur:
“Ben yanlış görmedim. Sen yanlış yaptın.” diyebilmek.
Birinin inkâr oyununu kabul etmeyip, gözünün içine bakarak gerçeği hatırlatmak.
Ve en önemlisi, kendi hayatımızda aynı oyunu oynamamak.
Aptal yerine koymak bir kültür haline geldiyse, çözüm de bir kültürle gelir: Sorumluluk kültürü.
“Evet, söyledim. Evet, yaptım. Evet, hata ettim.” diyebildiğimiz gün, güven yeniden doğacak.
Ama o güne kadar şunu bir kenara yazalım:
Birini aptal yerine koymaya çalışan aslında kendi aklını küçültendir.
Peki, sizin başınıza geldi mi hiç?
Anlatsanıza biraz…