Sessizliği Kadınlardan Değil, Toplumdan Hesap Sorun

YAYINLAMA
03 Eylül 2025 09:45
GÜNCELLEME
03 Eylül 2025 09:47

Taciz, bu toplumun en kirli sırlarından biri. Daha acısı şu: Tacize uğrayan kadınların çoğu susuyor. Ama o sessizlik, onların tercihi değil; sizin, bizim, hepimizin yarattığı baskıcı düzenin sonucu.

Bir kadına tacizi anlat dediğinde önce neyi düşünüyor? “Acaba bana inanırlar mı?”, “Ya suçlu ben olursam?”, “İnsanlar bana ne der?” İşte tam da bu sorular yüzünden milyonlarca kadın sesini yutuyor. Çünkü bu ülkede tacize uğramak değil, tacizi dile getirmek ayıp sayılıyor.

Sistem nasıl işliyor biliyor musunuz? Kadın konuştuğunda, önce ailesi susturuyor. Sonra arkadaşları “boşver” diyor. Toplum ise parmağını sallıyor: “O saatte dışarıda ne işin vardı?” Adalet dediğimiz mekanizma da yıllardır kadınları dinlemiyor. Böyle olunca fail cesaretleniyor, mağdur ise kabuğuna çekiliyor.

Bir kadının sustuğu her taciz vakasında, aslında hepimiz suç ortağı oluyoruz. Çünkü o sessizlik, tacizcinin en büyük silahı. Konuşulmadıkça büyüyor, gizlendikçe sıradanlaşıyor. Biz susarak failleri koruyor, mağdurları ise yalnızlığa mahkûm ediyoruz.

Artık şu gerçeği kabul etmeliyiz: Sessiz kalan kadınları suçlamak yerine, onları susturan düzeni yıkmak zorundayız. Bu düzeni kuranlar; aileler, kurumlar, medya ve özellikle de adaleti sağlaması gereken hukuk sistemidir. Kadınların çığlığını bastıran da, failleri cesaretlendiren de bu sessizlik kültürüdür.

Bir kadın tacize uğradığında konuşmak zorunda değil; biz onu konuşmaya mecbur bırakan utanç zincirlerini kırmak zorundayız. Çünkü gerçek utanç tacize uğramakta değil, tacizi normalleştiren bu toplumsal körlükte.

Artık taraf seçme zamanı geldi: Ya sessizliği sürdürenlerden olacağız ya da kadınların sesine ses katanlardan.

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.