Son dönemde sohbetlerde, sosyal medyada, hatta kahve molalarında bile kulağımıza çarpan bir kelime var: manifest. Kimi “hayallerini evrene fısıldamak” diyor, kimi “boş bir moda” deyip geçiyor. Ama ortada bir gerçek var: Bu kelime hızla hayatımıza girdi ve herkesin ağzında dolaşmaya başladı.
Peki “manifest” nedir? Birkaç dile, birkaç yüzyıla yayılan bir hikâyesi var. Latince manifestus, “elle tutulur, açık, aşikâr” anlamına gelir. İngilizce’de ise hem “beyanname” (örneğin gemi yolcu listesi) hem de “açığa çıkmak” anlamında kullanılır. Bugün bizim dilimize geçen haliyse Batı’da popülerleşen manifestation kavramının bir yansıması.
Popüler kültürdeki karşılığına gelirsek: Manifest etmek, bir şeyi zihninde hayal etmek, ona tüm benliğinle inanmak ve bu yolla o şeyi “hayatına çekmek” demektir. Özellikle “çekim yasası” ile birlikte milyonlara ulaştı. TikTok videoları, YouTube motivasyon kanalları, kişisel gelişim kitapları hep aynı şeyi söyledi: “Hayalini kur, evren sana versin.”
Burada bir durup nefes almak gerek. Çünkü işin bilimsel tarafı bu kadar romantik değil. Araştırmalar bize gösteriyor ki, düşüncelerimiz doğrudan evrendeki olayları değiştirmiyor. Ancak bir başka şey oluyor: Biz değişiyoruz. Bir hedefi defalarca hayal eden zihin, farkında olmadan o hedefe yönelik davranışlarını şekillendiriyor. Psikoloji diyor ki: Hedefini yazıya döken, onun için daha çok adım atar. Nörobilim diyor ki: Zihinsel prova yapan sporcu, kaslarını çalıştırmasa da performansını artırır. Kısacası, “manifest etmek” evreni değil, seni yeniden inşa ediyor.
Ama işte tam burada ince bir çizgi var. Eğer her şeyi evrenden bekler, hiçbir adım atmazsan hayal kırıklığı kapıda. Eğer “manifest”i sorumluluktan kaçmak için bir sihirli değnek gibi görürsen, bu yol seni gerçeklikten koparır. Oysa niyetini belirlemek, hayalini canlandırmak ve bunu eylemle buluşturmak; işte asıl güç burada.
Sonuçta, manifest belki bir moda sözcük. Ama hatırlattığı hakikat binlerce yıllık: Ne üzerine yoğunlaşırsan, hayatında onu daha çok görürsün. Çünkü hayaller, dilekle değil; adımlarla gerçeğe dönüşür.