Son zamanlarda insan ilişkilerini daha dikkatli gözlemliyorum. Kimlerle konuştuğum, kimlerle zaman geçirdiğim, hatta kiminle aynı ortamda bulunduğum bile ruh hâlimi etkiliyor. Bir süre sonra fark ediyorsun ki, insanın içindeki dengeyi bozan ya da tam tersine huzurla dolduran şey, çoğu zaman çevresindeki enerjidir.
Bazı insanlar vardır; yanına oturur, hiçbir şey söylemeden iyi gelir. Sanki ruhunun tozunu alır, kalbini sakinleştirir. Onlarla konuştuğunda değil, sustuğunda bile rahatlarsın. Bu insanlar pozitif düşünmenin ötesindedir; hayatın içindeki küçük güzellikleri görmeyi bilen, karanlıkta bile bir ışık bulmayı beceren kişilerdir. Onların varlığı, günlük koşturmacanın içinde bir nefes molası gibidir.
Elbette her günümüz ışıl ışıl geçmiyor. Trafikte, işte, markette ya da bir arkadaş sohbetinde bile farkında olmadan olumsuzlukla besleniyoruz. “Yine mi böyle oldu?” cümlesi dilimize pelesenk olmuş. Şikâyet, sanki toplumun ortak dili haline geldi. Oysa pozitif insanlar şikâyet etmiyor, çözüm arıyor. Dert anlatmıyor, dertlere rağmen gülümsemeyi seçiyorlar. Ve bu seçim, bulaşıcı bir iyilik gibi çevresine yayılıyor.
Ben artık insanları “beni ne kadar seviyorlar” diye değil, “yanlarında kendimi nasıl hissediyorum” diye ölçüyorum. Çünkü bazen çok yakın görünen biriyle konuşurken içim daralıyor; ama yeni tanıştığım biriyle on dakika sohbet ettiğimde, sanki içim aydınlanıyor. Demek ki mesele sadece ilişkideki bağ değil, o bağın taşıdığı enerjiymiş.
Pozitif insanlar her zaman neşeli değildir aslında. Onlar da üzülür, yorulur, susar. Ama fark şuradadır: olumsuzlukları büyütmezler, paylaşırken bile umutla söylerler. “Olur, geçer, daha iyisi gelir,” derken, seni de kendi inancına ortak ederler. O yüzden onların yanında olmak, hayatı daha hafif taşımak gibidir.
Negatif insanların arasında uzun süre kalınca, farkında olmadan onların dilini konuşmaya başlıyoruz. Hayata dair şikâyetler çoğalıyor, içimizdeki renkler soluyor. Bir bakıyorsun, sabahları güne değil, sorunlara uyanıyorsun. Oysa çevreni değiştirmek, bazen hayata yeniden başlamaktır.
Çünkü yanındaki enerji, gerçekten de içindeki hâli değiştirir.
Hayat kısa, zaman kıymetli. Artık kalbimi yoran insanlara değil, içimi sakinleştirenlere yer açıyorum. Beni motive eden, gülümseten, basit şeylerde güzellik bulan insanlarla bir arada olmak istiyorum. Çünkü fark ettim ki, huzur öyle uzak bir yerde değil; doğru insanların yanında saklı.
Belki de insanın kendine vereceği en büyük hediye, pozitif insanlarla yaşamayı seçmektir.
Geri kalan her şey, o enerjinin etrafında zaten yolunu buluyor.