Ankara'nın Günlük Hikayesi Kontağı Çevirmek ve Beklemek

YAYINLAMA
25 Kasım 2025 09:09
GÜNCELLEME
25 Kasım 2025 12:41

Son birkaç yıldır Ankara’da direksiyon başına geçen herkes aynı cümleyi kuruyor: “Bu trafik eskiden böyle değildi.” Gerçekten de Başkent’in yolları, özellikle 6 Şubat 2023’te yaşanan ve 10 ilimizi sarsan büyük Maraş depreminden sonra bambaşka bir yoğunluğa teslim oldu. Deprem bölgesinden Ankara’ya yönelen göç, zaten büyümekte olan şehrin yükünü bir anda katladı. Yeni yaşam arayışında gelen binlerce insanın elbette bir suçu yok; mesele, şehrin bu artan nüfusu taşıyacak bir hazırlığının olmaması. 

Eskiden sabah işe gitmek, akşam eve dönmek belirli bir düzen içindeydi. Saatleri bilirdik, tercihen kestirme yolları seçerdik, trafik dediğin birkaç kavşakta sıkışır sonra açılırdı. Şimdi ise aynı güzergâha iki saat ayırmak normalleşti. Özellikle Çayyolu, Yenimahalle, Keçiören, Etlik, Mamak yönleri her gün ayrı bir sabır testi gibi. Şehrin ritmi bozuldu, insanlar gerildi, yollar uzadıkça gün kısaldı. 

Fakat trafik yalnızca bir “kalabalıklaşma” meselesi değil. Asıl sorun, yıllardır konuşulan ama bir türlü cesaret edilemeyen şehir planlama kararlarında gizli. Ankara büyüdü ama yollar büyümedi. Yeni konut alanları yapıldı ama erişim yolları aynı kaldı. Toplu taşıma güçlendirilmeden özel araçlara mahkûm edilen bir düzen oluştu. Yani bugün yaşadığımız sıkışıklık, aslında yılların birikmiş faturası. 

Peki çözüm ne olabilir?

Öncelikle Ankara’nın trafik planlamasının artık “mevcut durumu koruma” seviyesinden çıkıp geleceği önceleyen bir anlayışa geçmesi şart. Toplu taşımanın temeli güçlendirilmeli; metro hatları genişletilmeli, yerel hatlar birbirine bağlanmalı, insanlar özel araç kullanmaya mecbur kalmamalı. Belediyeler ile merkezi yönetim, nüfus artışını göz önüne alarak koordineli bir çalışma yürütmeli. Her yeni yerleşim bölgesi, altyapısıyla birlikte düşünülmeli.

Bir diğer adım ise teknolojiyle barışık bir trafik yönetimi. Akıllı kavşak sistemleri, gerçek zamanlı trafik yönlendirmeleri, yoğunluğu dağıtan alternatif güzergâh projeleri artık lüks değil, zorunluluk. Ankara’nın yolları yalnızca genişletilerek değil, doğru yönetilerek de nefes alabilir. 

Belki de en önemlisi, bu şehirde yaşayan herkesin aynı sorunun içinde olduğunun farkına varması. Hepimiz daha sakin, daha anlayışlı ve daha duyarlı bir trafik kültürü oluşturabiliriz. 

Ankara, zor zamanların yükünü omuzlarında taşıyan bir şehir. Depremin ardından kapılarını açmış, yeni hayatlara sığınak olmuş bir şehir. Şimdi ihtiyacı olan şey, aynı dayanışmayı kendi yollarında da göstermek. Birlikte planlamak, birlikte çözmek ve birlikte rahat nefes almak… 

 

 

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.