Açık Alanda İşlenen Cinayet!

YAYINLAMA
10 Aralık 2025 01:20
GÜNCELLEME
10 Aralık 2025 01:21

“Avcılık bir spor değil, cinayettir çünkü…”

Avcılık; kimi çevrelerde bir “spor”, bir “erkeklik sınavı” ya da “doğaya hâkim olma” pratiği olarak sunulsa da özünde tek taraflı bir güç gösterisidir. Silahın ucundaki canlının kendini savunma şansı yoktur. Spor dediğimiz şey eşitlik ister, mücadele ister; bir tarafın elinde ölümcül teknoloji, diğer tarafınsa sadece yaşamını sürdürme içgüdüsü varsa bu artık spor değil, düpedüz kıymaktır.

Tarih boyunca avcılık uzun süre bir zorunluluktu; insanlar gıda bulmak, hayatta kalmak için avlanıyordu. Ancak bugün market rafları dolup taşarken, hayvanların öldürülmesi bir ihtiyaç değil; tamamen “hobi” adı altında yapılan bir şiddet eylemine dönüşmüş durumda. Antik dönemde bile filozoflara bakarsak bu konuda ciddi itirazlar olduğunu görürüz. Örneğin Pisagor, sadece insanın ruhsal gelişimi için değil, canlıların acı çekme hakkını tanıdığı için avcılığa karşı çıkmıştı. Budist geleneklerde ise binlerce yıldır hiçbir canlının keyfi öldürülmesinin kabul edilemez sayılması boşuna değildir.

Doğa tarihine baktığımızda avcılığın sadece bireysel bir şiddet olmadığı; ekosistemleri yıkıma sürükleyen zincirleme bir etki yarattığı da apaçık ortadadır. 19. yüzyılda zevk için yapılan avlar yüzünden porsuk güvercini gibi milyonlarca nüfusa sahip türlerin nasıl yok edildiğini biliyoruz. Bugün Afrika’da “trophy hunting” denen trofe avcılığının, nesli tehlikede olan hayvanların popülasyonlarını nasıl geri dönülmez şekilde azalttığını da bilim insanları defalarca ortaya koydu.

Kimi avcılar “doğayı koruyoruz” diyerek bu pratiği meşrulaştırmaya çalışıyor. Oysa bir ormanı korumak, bir canlıyı öldürerek değil; habitatını savunarak, onu tehdit eden koşulları ortadan kaldırarak olur. Kurdu vurup sonra “koyunları koruduk” demek doğayı anlamamaktır. Kurt yoksa çakal artar, çakal artarsa tavşan azalır, tavşan azalırsa otlar coşar… Doğa, insanın kibriyle değil, kendi dengesiyle ayakta durur.

Bugün pek çok ülkede gençler avcılığı değil; yaban yaşamını gözlemlemeyi, fotoğraflamayı ve korumayı tercih ediyor. Çünkü öldürmek kolaydır; yaşatmak ise emek ister. Ve artık biliyoruz ki doğadaki her canlı, sadece var olduğu için değerlidir. Bir geyiğin son nefesindeki korku, bir ördeğin yavrularına son kez bakışı, bir kurdun vurulduğu yerde sessizce yatışı… Bunların hiçbiri “spor”un parçası olamaz.

Avcılık, insanın doğaya karşı işlediği en eski suçlardan biridir. Ve bu suç, artık “gelenek”, “tutku”, “spor” gibi kelimelerin ardına saklanamayacak kadar açık bir gerçek taşıyor: Silahın hedefinde bir can varsa geriye spor değil, sadece ölüm kalır.

İşte bu yüzden tekrar, bıkmadan söylemek zorundayım:

Avcılık bir spor değil, cinayettir.

Ve doğaya borçlu olduğumuz tek şey, ona karşı biraz daha merhametli olmaktır

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.